Düşler sanrılarla ilintili ve ben düş sandığım sanrılarımla yaşamaya mecburum..
Havanın en karanlık olduğu zaman uyuyabiliyorum artık şafağa saniyeler kala. Hayat başlıyor o saatte ben ise zamanı durduruyorum. Bütün hücrelerimle bildiğim en iyi işi yapıyorum o da yok saymak. Üzülmüyorum ama içimde bir burukluk var. Boşluk desem değil, sıkıntı desem değil. Amaçsızlık belki de bunun adı. Hece ölçüsünü tutturmaya çalışan şairler gibiyim, her heceyi sayıyorum. Sonra sıkılıyorum saymaktan yarım bırakıyorum. Hayatı da yarım bırakacağım belki bir gün. Günleri saymak, heceleri saymaktan daha zormuş..
Soğuktan daha keskin bir balta yok. Her defasında farklı bir uzvum kesiliyor sanki. Hasretin soğuğu mu, özlemin soğuğu mu? Yoksa kapı altından giren soğuk mu? Ruhumu üşüttüğüne göre somut bir soğuk değil. Ateşi titreten soğuklardan. İçimdeki ateş üşüyor..