Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

30.05.2021

İyiyim..



İyiyim, iyiyim..

Sorarlarsa iyiyim. İyi değilim diyerek muhabbeti uzatacak değilim. İçimde soğuruyorum bana iyi gelmeyen şeyleri. Başkasına yansıtıp onun da canını sıkamam. O da benim sıkmasın mümkünse. Bu yaşıma kadar çok dert dinlemişim zaten. Aşamadığım tonla şey var, başkasına da üzülemem artık. Kimsenin dermanı yok bende, benim dermanım da kimsede yok. Çaresizliği öğrenmemiz lazım. Çare yok, imkan yok, iyi sonuç yok..

Hayatım sürekli tünelde gitmeye benziyor. Yapay ışıklar, sonsuz yol, sonsuz şeritler. Bir ara sayıyordum şeritleri ama artık yoruldum. Bu sonsuzluğa nasıl alışacağım? Dostoyevski insanın her şeye alışabileceğini söyler. Ama sonsuzluğa kimse alışamaz ki. Tekrar eden her şey bir zaman sonra sıkmaz mı insanı?

24.05.2021

Hezeyanlar..


Daha mutlu sabahlarım olmuştu, daha mutlu akşamlarım ve gecelerim. Son zamanlarda kurşun gibi ağır ruhum ve bedenim. Zorluyorum kendimi ama olmuyor işte. Yorgunum ve kırılganım. Özümseyemiyorum hiçbir şeyi. Dilini bilmediğim bir ülkede uyanmış gibiyim. Kimse de yardım edemez bana. Üzerime biraz iyi niyet atın, biraz tebessüm atın. Ben de bir ucundan tutayım hayat ağırlığının. Yer açın bana, yol gösterin bana..

Anlık bunalımlardan biri değil bu. 30 yılın biriktirdiği bir kasvet, bir çamur. Bir yerini buldu ve oradan pörtledi. Biraz cesaretim vardı, çoğu azaldı, bir çeyrekten de az kaldı. Daha ne kadar taşır beni bu başım bilmiyorum. Yolu tamamlayamayacağım gibi görünüyor. Zaten herkes yarım kalmıştır bu dünyada. Kim başarmıştır ki? Bir gün evden çıkarsın, öbür gün gazetede ölüm ilanını okurlar. Bu işler böyledir, plansız olmak gerekiyor..

17.05.2021

Kimse/siz



Kimsesizliğin getirdiği bir sonuç değil bu. Ne de olsa seçebilme şansımız vardı. Birine yoldaş olabilirdik, biri bize olabilirdi. Aile olabilirdik, ama istemedik. Yakınmanın lüzumu yok, hak ettiğimiz buydu. Mutluluk kırıntılarıyla doyabilir miydik? Sadece o biraz sıkıntılıydı. Çünkü eli bol olmayan birinin yemek yapmasına benziyordu mutluluk. Lezzetli parçalar azdı, koklatmak denebilirdi buna. Mutluluğu az biraz kokluyorduk..

Belki de bu yüzyıla ait insanlar değildik. Uzun yaşamaya alışkın değildik belki. 30 yaşında ölmemiz gerekiyordu. Çünkü hiçbir motivasyon olmadan uzun yaşamanın ne anlamı vardı ki? İşte böyle kimsesizlerdik biz. Şehrin ara sokaklarında turlayıp meydanlara hiç çıkmayan. Yinelediğimiz monologlarımız vardı, sohbet yerine koyduğumuz. En büyük problem gecelerin uzunluğuydu. En kısa gece sanılan gece bile en uzunuydu. Düşünmekten uyumaya da fırsat kalmıyordu ki..

Mavi gökyüzünün griye dönmesini beklerdik. Kaosu severdik, yoksa her gün birbirinin aynısıydı. Biz ölü bakışlı çocuklar, kimsesizliğimizi sonunda kabullendik..

14.05.2021

Kelam..


1.

Bir yerden başlamalı, siyahı önce griye sonra da beyaza açmalı. 
Düşerken bile manzaranın tadını çıkarmalı. 
En başta bahanelerden kurtulmalı, 
Nedenlerin bir önemi olmamalı. 
İçine nefes üflenmiş bu çamuru yaşatmalı, yaşatmalı..

2.

Sırasız devrik cümlelerimle çözememiştim çoğu yaşanmışlığı. 
Zamanında harcamak için biriktirmez mi insan? 
Ben biriktirdim ama hiç harcayamadım, 
Harcayabileceğimi de zannetmiyorum. 
Olsun, bunu başaranları izlemek de güzel. 
Duygularımın önünde duramıyorum, oysa dalgakıranlar inşa etmiştim önlerine. 
Taşıp duruyor, hem kendimi, hem de başkalarını zor durumlara düşürüyorum. 
O masum çocuk ne zaman öldü, onu düşünüyorum. 
Hatırlamam gerekiyordu..

13.05.2021

Birkaç satırlık şiirler V..



-Kalanlar-

Kalanlar da borçludur gidenler kadar
Borçlarını ödeyemeden öylece yaşarlar
Anlam ararlar ki bulamadan kocarlar
Bir el değse omuzlarına anında kaçarlar. 

-Gösteri-

Karanlık göğün altında ışıltılı şehirler
Kimileri ekmeğinin, kimileri avının peşindeler
Gerçeğin farkında değil, yalanın düşündeler
Bu ihtişamlı gösteri hep böyle ilerler.


C.B.

10.05.2021

Dönüş ve Değerlendirme..

Yaklaşık bir buçuk aydır yoktum. Kendi isteğimle ara vermiştim. Ancak arada bir şeyler oldu, kendi adıma üzücü şeyler. Biraz ondan bahsetmek istiyorum..

15-16 yaşlarından itibaren her gün kola içmeye başlamıştım. Bu yaşıma kadar da devam ettim bu alışkanlığıma. Yakınlarım ve arkadaşlarım içme şu zıkkımı diye kendilerini paraladıkları halde, içmeye devam ettim. Yakın tarihlerden beri gözlerim çok yanıyor, başım çok ağrıyordu. Sen de diyabet var diyorlardı ama tahlil yaptırmıyordum. Artık dayanamadığım için en sonunda yaptırdım. Sınırı iki kat aşmışım, yoğun bir şeker hastası olduğum ortaya çıktı. Böyle bir hastalık muhakkak çıkacaktı. Çünkü bakmıyordum kendime. Burada diyordum ya, 40'lı yaşları göremem diye. Bu da ispatlar nitelikteydi bu sözümü. Neyse şimdi günde 4 tane ilaç kullanıyorum, diyete başlayıp ekmeği kestim. Kolayı da tabi ki. Başım ve gözüm ağrımıyor, ilaçlar olumlu etki yaptı. Yaşamak iyi mi kötü mü bilmiyorum. Sadece acı çekmek istemiyorum, onu biliyorum.