Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

26.02.2020

Sonsuz Yazı..

Renkler Kararırken isimli kitabımdan. 

Yazı tarihi: 27/03/2015

Geçmiş...

Bir sebebi var elbette bu derin, uçsuz düşüncelerimin. Her ademoğlu gibi bir çok düşüş yaşadım, kasvet, çığlık, korku dolu saniyeler peşi sıra takip etti şu yalan hayatımı. Ve sonunda bunları biriktirip bazılarını arıtmaya bazılarını ise karşımda beliren her hangi bir şemale yansıtmak amacıyla kullandım. Çoğu zaman görünmez prangalarımla yaşamayı öğrendim, esaret altına girmedikçe kimse özgürlüğün ne demek olduğunu tam anlamıyla kavrayamaz. Belki kalın demir parmaklıklardan ve kafam kadar bir pencereden oluşmuyordu. Ancak gardiyanım vardı, her adımımda bana ket vuran olduğum yere mıhlayan. Tabi ki beyindi bu gardiyan..

Eskiden akıl hastalarının kötü kişilikler olduklarını düşünürdüm, toplumdan soyutlanmış ve anti davranışlarda bulunmaya yatkın kimseler. Ürkütücü gelirdi çoğu zaman. Deli dediğimiz insanların aslında ne kadar güçlü bir potansiyelleri olduklarını gördüm. Çocukken yıkık dökük ahşap bir konağın civarında yaşardım. Harabeydi ama iskeleti hala sağlamdı. Buraya giremezdik, nedeni ise üzerimize yıkılacağından değil. İçinde bir adamın yaşamasıydı. Bu adam bildiğimiz evsiz özelliklerine ilaveten kapalı kutu birisiydi. Gözlemlerdik sürekli onu atılmış veya çok bayat (taş gibi sert) ekmeklerle dolu gelirdi her zaman "evine" Bunlarla karnını doyururdu tabi yediğini görmezdik ancak ekmekleri ıslatıp güvercinlere yedirdiğini bizzat görmüştüm. Çoğu zaman mırıldanıyordu ne dediğini hiç anlayamadım. Dış görünüş itibarıyla çok korkutucuydu hatta bir bacağı aksıyordu. Ama inatla yaşamaya devam ediyordu. Diğer insanların sırf kir pas içinde yırtık elbiselerinin içindeyken onu nasıl hor gözlerle izlediğinin farkındaydı. Ama umursamıyordu. Çünkü o kendi dünyasında yaşıyordu. Dışlandığı hor görüldüğü iyi giyimli, kültürlü, beyefendi veya hanımefendi'lerin dünyasında değil. O konağın belediye tarafından yıkılmasına dek düzenli aktivitelerini yapmıştı her zaman. Sonra meçhule karıştı en azından benim için belki de yeni bir yıkık dökük bir harabe bulmuştur...

Bu adam benim gördüğüm ilk deli tasviriydi bu bakımdan anlattım bunları size. Deli dediğimiz insanları yadırgadığımız dışladığımız inanılmaz bir önyargıyla baktığımız bu çevrede o adamı başta bende korkutucu ve gereksiz bulmuştum. Sürü psikolojisi denilebilirdi sanırım benim bu düşüncelerim için. Topluma uyup yadırgamıştım adamı. Geçmişi neydi neler atlatmıştı, belki zengindi, belki bir aile babasıydı hayat onu nasıl bu noktaya sürüklemişti bilinmez. Şahsen her insanın akli dengesinin bir gün bozulabileceğini düşünürüm. Kişi mezara girmeden evvel azami bir kez böyle bunalımlar yaşayacaktır. Çünkü beyin dediğimiz organa çok yük bindiriyoruz şu ortalama 70 yıllık ömürde. Elbette bir kaç kez format atılması gerekiyor temizleyebilmek, arıtabilmek için. İşte o format yediğin an sana deli ceketini giydiriyorlar ve deli apoletini takıyorlar. İyi halt ediyorlar (!)

19.02.2020

Öyle..

Uygun bir saçak altı da bulamıyorum. Yağmur bastırırken. Tersine dönecek ucuz şemsiyeler satıyorlar köşe başlarında. Aslında ben yağmurda ıslanmaya alışkınım. Yetişmem gereken bir yer, görünmem gereken bir sima yoksa ıslanırım yine..

Kadıköy'ün deniz dibi kayalıklarında seke seke koştuğum zamanlar oldu. Bir keresinde telefonum gömlek cebimden kayıp o kayalıklardan birinin arasına düşmüştü. Saat gece 22:30, 23:00 civarıydı. Telefon kapalıydı, sesinden de bulamazdım. Ama buldum bir şekilde ve sonraları mucize olarak gördüm bu olayı. Artık olmuyor mucizeler. İşlerin rast gitmesi, yola girmesi, kırgınlıkların düzelmesi bunları da mucize olarak görüyorum. Çünkü diğer seçenekler hep yaşanıyor, sıklıkla ve kolay yaşanıyor. Dilerim mucizeler hayatımızda sürekli olur.

15.02.2020

Kelebek Misali..



Olması gerekenler

Işığın kırıldığı yerde kalp kırıklığını fazla büyütme. Daha çok hasar alacaksın bu körler tiyatrosunda. Kötü şans diye bir şey yok. Sadece hareketlerinin bir sonucu var. Ne seni geri zekalı sanacakları kadar iyi ol. Ne de küfür edecekleri kadar kötü. Gerçi iyi olsan da küfür yiyebilme ihtimalin her zaman var. Normal bir insan ol, hayır demeyi öğren, evet demeyi de. Hayatı yarı ciddi yaşamaya bak. Bir şey olduğunda/olmadığında ağlama gül geç. Devrimci bir hareket gülümsemek.

Gerçekler

Beni tanıyanlara sesleniyorum, benim gibi olmayın. Ben aptallık etmiştim. Banyoda kesmemiştim bileklerimi, sonra üç kişilik kanepeyi atmak zorunda kalmıştık, takım bozulmuştu. Bir can hakkımı kullanmıştım. İstemeyerek de olsa. Şimdi o günleri düşünüyorum da ölseydim çok büyük bir keriz olurdum herhalde. Buradan intihar edenler kerizdir anlamı çıkmasın. Benim sebebim oldukça komikti çünkü. Ergenliğime bağlıyorum o olanları..

10.02.2020

İzlenimler..

Bir kış daha geçti alem-i arz'dan. Umudum bir sonraki kışta. Çünkü vücudum ve düşüncelerim bu mevsimde uyuşabiliyor. Az düşünüyorum başım ağrımıyor, belki çok hasta oluyorum ama geçiyor sonunda..

Kader ağ örmüyor belki ama çok iyi senaryolar yazıyor. İnsan zekasını aşacak cinste. Bir sonraki bölümü merak ediyorum. Para ödemeden bir hikayenin içindeyim, şimdilik yaşıyorum. Sinema çıkışında umarım ödeyebilirim karşılığını, bedava değil bu gösterim biliyorum..

Gitmediği yerleri görmek ister ya insan, ben zamanında gittiğim yerleri tekrar görmek istiyorum. Benim değiştiğim kadar değiştiler mi acaba. İyileştiler mi? Kötüleştiler mi? Aynı mı kaldılar?

3.02.2020

Varsayımlar..

Bir avuç kül çıkar benden yakılırsam; bir yatak boşalır, bir küçük kavanoz dolar kimbilir..

Cehennem yaşayanlar için, ölenler için değil. Yoksulsan geçinme savaşı bir cehennem. Zenginsen doymuşluk/doymamışlık bir cehennem. Ayrıca insan aklı bir cehennem..

Daha hiçbir şey görmedim, çünkü baskılar at gözlüğü. Zaten sizin gördüğünüz güzel manzaralarda kaç kişi intihar etmiştir acaba?

Uçsuz okyanusların diplerinde sanıldığı gibi hazineler yok, sadece iyi niyetler var. Aslında o da bir hazine ama madden karşılığı yok. Öyleyse ihtiyaç da yok değil mi?