Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

25.02.2024

Mutluluk..


"La vera felicita sta nel viaggio non la meta..."

İtalyanca bu deyiş: "Gerçek mutluluk varış noktasında değil, yolculuktadır." anlamına geliyor. Gerçekten öyle mi? Biraz didikleyelim bu konuyu.

Mutluluktan anladığımız şey ne onu düşünelim. Bizi neler mutlu eder? İstediklerimizin gerçekleşmesi mi, saygın biri olmak mı, aranılan biri olmak mı? Yoksa bir çikolata, bir çiçek, bir içten gülümseme mi? Mutluluğun binlerce ara maddesi var. Peki ana maddesi nedir?

En çok istediğiniz şey neyse ona kavuştuğunuzda sıkılma, bunalma, rutine girme gibi ihtimaller her zaman başınıza gelebilecek şeyler. Sevdiğiniz bir hedefe adımlamak bir yolculuktur. Bu sevgiliye olur, evlada, ebeveyne veya arkadaşa olur. İşte ona kavuşacak olma ümidi mutluluğun ilk durağıdır. Devamında yapacaklarınızı düşünmek, düşlemek ve bir yola daha girmek. Bu da bir yolculuktur, hep yeni yetenekler edinip, sürprizlerle karşılaşacağınız. Sevgilinizle evlenme aşaması, balayı aşaması, birlikte yaşama aşaması hepsi ayrı ayrı yolculuklar. Çocuklarınızın dünyaya gelme aşaması, büyüme aşaması, birey olma aşaması. Hepsi birer yolculuk.

19.02.2024

Az, Hiçten Âlâ..


Gölgenin hükmü geçer mi geceye.
Şiirler vurgun mudur heceye
Az, hiçten âlâdır bende
Hatırımda güzeldin.
Unuttun diye çirkinleşmeyeceksin.



17.02.2024

Sefalet Üzerine..


Dünya var olduğundan beridir, değişmeyen gerçeklerden biridir sefalet. 8 milyarlık dünyanın büyük çoğunluğu yokluk ile uğraşmakta ve onunla savaşmaktadır. Kimse kendini bu bataklıktan çıkaramadı, çıkaramıyor. Kapitalist sistemde halk sömürü ile yoksullaştırılırken, komünist sistemde demir yumrukla kapalı devre yoksullaştırılır. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık hesabı.

Dünya kıyamete kadar böyle sürecektir. Zira işverenler para içinde yüzmek isteyip, işçileri 3-30 paraya çalıştıracaktır. Türkiye için konuşalım, yeni mezun olan mühendis veya tahsilli bir işçi asgari ücretle işe başlatılıp, gıdım gıdım zam kazanacaktır. İşin kurnazlığını bilenler köşeyi dönmeyi kolay başarır. Hile yaparak, çalarak servet yapabilir. Geçenlerde okudum bir adamın 400 adet dairesi varmış ve bir kiracıya çatalla saldırmış. Bunlar nasıl sayılar yahu? Milyonların bir tane dairesi yokken, bir adamın 400 tane dairesi nasıl olabilir? Ne yapmış da alabilmiş bu daireleri?

Türkiye’de ve dünyanın büyük kısmında bir servet nasıl kazanılabilir, araştırdım. Temiz yollarla kazanılmıyor orası kesin. Birkaç istisna dışında ki o istisnaları kimse bilemez. Garibin üstüne basmadan, çalıp, çırpmadan, rüşvet yemeden bir yere gelinmiyor. Mesela yakın zaman örneklerinden bir polis memuru nasıl Maserati sahibi olabilir? Sınırda görevli bir astsubay nasıl bir petrol dağıtımcısı olabilir? Bunlar kafa yorulmadan da soru işaretleri yaratan örnekler. Dünyanın her yerinde böyle, bir sömürü düzen var. Don Kişot zenginden alıp, fakire dağıtırdı. Bu zamanlarda ise fakirden alıp, zengine dağıtıyorlar.

Sefalet, kader değil. Sefaleti yenebilirsin. Sadece koşulları var işte bunu yenmenin. İnsanları kandırabilmeyi, yalan söylemeyi ve amaca giden her yolun mubah olduğunu destur edineceksin. Makyavelist olmadan hiçbir yere varamazsın mesela. Etik değerlerin olmamalı, bir karaktere bağlı kalmamalısın. Sürekli yeni yüzler takınmalısın. Öyle bizim suçumuz garibanlık diye kendini ezmeyeceksin. Senin suçun; etik değerlerinin olması, kaderci bir insan olman. Hindistan’da insanlar isyan ederlerse bir böcek olarak yeniden dünyaya geleceğine inanırlar. Bizde dünyaya bir daha gelmek gibi bir düşünce yok. Vaat edilmiş cennet için, ahlak değerlerine uymak gibi bir düşünce var. Her inançtan, her dinden ya da inançsızlıktan yoksul bulursunuz. Her düşünceden bulursunuz. Sefaleti herkes istese yenebilir ama işte dünyada cefa doldurmak istiyorlar. Diğer dünyada kral olmak için bunun gerekli olduğunu düşünüyorlar. Bu dediğimden zenginler iğrenç insanlar her türlü pisliği yaparlar düşüncesi çıkmasın. Herkesi kastetmiyorum burada, o istisnaları tenzih ediyorum. Yoksulların hepsinin de süt kadar beyaz olmadığını biliyorum. Beşerde her yol vardır. Kimi yükselmek istemez, kimi azla yetinir ama suça da meyletmez. Bazıları suça yönelir. Genellemiyorum sadece durumu izah ediyorum.

15.02.2024

İstanbul Derler..



İstanbul derler.
Gelirler ve giderler
Işıktan bir girdap
Yıldızlar bile görünmezler
Sana koşarlar ya yırtık valizleriyle
Çiğneyip tükürürsün
İmparatorlukları yemişsin de
Umutları mı öldürmeyeceksin

İstanbul derler
Kaos nedir bilmezler.

İstanbul derler
Tın tın vurur kadehler
Şerefe der güçlüler
Şerefliler düşmekteler.
Ve boğazın dibinde neler var neler
O paha biçilmez iyi niyetler

İstanbul derler.
Boş tenekelerden gelir sesler
Cahil bağırır, bilge susar
İçinde yeşil olmasa da
Burada orman kanunları kazanır.
Ve makyajın altında çirkin bir yüz
Her an belaya çağırır

İstanbul derler.
Bataklığın içindeler..








12.02.2024

Sis..



Anadolu’da,
Marmara’da yoğun bir sis.
Ve bu sise saklanmış binlerce giz.
Aniden solmadı ki hayallerimiz

Zamanında bazı şeylere aldırmak gerekiyordu
Biz ise sadece insanlığımızı aldırmıştık
Vicdanı ise üç kuruşa satmıştık.
Çağın modern köleleriydik artık

Bir sonbahar sabahı uykuya daldık d
85 yıldır uyanmadık…
Uyanır gibi olduğumuzda, gördük ki
Devrim, karşı devrime yenilmiş
Ve ne yazık ki
Akıl, batıla diz çökmüş…

İyi haftalar, insansız insanlık
Güzel bir medeniyet kurmuşsunuz(!)
Yukarı, aşağı, sağa, sola kaydırmalık.





10.02.2024

Koyu Mavi..



Bir ihtimal gecenin zifirine,
Bir ihtimal sonsuz koyu maviye yürüyorum..
Ahali güneş yüzleriyle gülüyor meydanlarda
Diğerleri gözlerinde bulut, saklanıyor tenhalarda
Hangisi gerçek, hangisine aitim.
Ben artık ben miyim?
Omuzlarından tutulup sarsılması gerek memleketin
Tatlı sert bir tokatla uyandırılması gerek
Yeşili görmeli, ona koşmalı
Yıkmalı ziftten, betondan yapma ağaçları
Arka sokaklarda hayat umuda doğru akmalı
Çocuk adamlar, hep çocuktur düşlerimde
Tepelerinde kiraz ağaçlarını
Hiçbir dert olmadan hiçbir tasa.
Ellerim ceplerimde terlemiş,
Sonsuz koyu maviye yürüyorum
İstiyorum ki gülelim hepimiz
İstiyorum ki yaşasın çocukluğunu çocuklar.







9.02.2024

Sad But True..



Hayatta şair olanlara içiyorum.
Bir kadeh en iyisinden, buzsuz.
Onlar yaşamıştır aşkı
Onlar yemiştir karidesle havyarı
Sonrası mı?
Temizinden baş ağrısız ayılıyorum.

Mezarda şair olanlara içiyorum.
Bir şişe en kötüsünden, köpek öldüren
Onlar yaşamıştır hasreti
Onlar yemiştir kuru soğanla ekmeği
Sonrası mı?
Ayılmak ne mümkün, baş ağrısından bayılıyorum.



8.02.2024

Senle Mümkün..



Yağmur yağıp bitmiş toprak hala ıslak
Yalın ayakla mı, koşmalıyım sana
Değiştim çünkü ben, değilim ki ağlak
Halden mi anlarsın, göz mü kırpsam sana

Yürümek gibidir, bembeyaz kumlara
Salınmak gibidir, hürce sokaklara
Ulaşmak gibidir, dipten doruklara
İmkânsız sanırdım, artık senle mümkün

Yollarda perişan kalan yolcu bendim
Son adımla sanki bir anda tükendim
Herkesi kanatıp bezdiren dikendim
Olamam sanırdım, oldum senle mümkün

Mektubun bendedir, en gizde saklarım
Yaşlanmadım sanki görünmez aklarım
Ihlamur kokuyor şimdi sokaklarım
Ölmüşüm sanırdım, yaşam senle mümkün







5.02.2024

Rastgele..



Ömür dediğin bir kutu kibrit
Vasati 40 yıl.
Sallamaktan başka çare yok
Ya bolluk ya kıtlık ortası yok.
Arşı düşlerken dibini boylama arzın
Rastgele Âdem
Oltanın ucunda hayatın
Ölüm hariç, rastgele...





4.02.2024

Uyum..




Uzak
Mesafeler değil, düşünceler
Ne kadar renk varsa o kadar ayrışık
Ama olmamalı

Mesela ben
Seni sen olduğun için sevemiyorum.
Bana yaklaşman lazım...
Bana biraz benzemen lazım.
Nefret ederek ayrılmamak için gerekli bu
Benzeşmek lazım.
Zıt kutuplar, insanlar için geçerli değil.
Sona birlikte yürümek için,
Orta noktada buluşmak lazım.
Ve elma olmak yetmez.
Aynı renkte olmak lazım.
Ekşiysek yeşil, tatlıysak kırmızı.

Farklı olma, benim ol
Ben ol, benden yana ol
İkimiz de Metallica’yı boş verip
Megadeth dinleyelim.
Birbirimizi idare etmeyelim.
Hep aynı şeyleri sevelim...
Hayat bir solukluk ya hani.
Soluğumuzu birlikte tutup, birlikte verelim
Yorgunum be sevgilim
Hiç kavga etmeyelim...







1.02.2024

Susmak..

 



Düşünmek uzun bir avaz.
Neler kuruyorum içimde neler,
Çıksa kellemi ipe götürebilecek şeyler
İçimden iltifat edip,
Dışımdan sallayamam bu hayata
Susmalarım okkalı bir küfürdür anlayana
Ve geri sayım sonsuzdan akar infilaka
Oysa serçe parmağıma kast eden sehpa kenarı değil ki
Başka bir yere koyayım
Ya da bir yaz gecesi rahatsızlık veren bir sinek değil ki
Pikeyi başıma çekip uyumaya çalışayım.
Ne var ki,
Büyümeyi çok istediğim o çocukluğuma dönmek mümkün olsa
Cama yine çıt çıt vurur erik dalları
Ve o ana uyanırım
Ne yazık ki o zamanlar da susarım
Bu sefer de yeterince küfür bilmediğime yanarım.