Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

17.02.2024

Sefalet Üzerine..


Dünya var olduğundan beridir, değişmeyen gerçeklerden biridir sefalet. 8 milyarlık dünyanın büyük çoğunluğu yokluk ile uğraşmakta ve onunla savaşmaktadır. Kimse kendini bu bataklıktan çıkaramadı, çıkaramıyor. Kapitalist sistemde halk sömürü ile yoksullaştırılırken, komünist sistemde demir yumrukla kapalı devre yoksullaştırılır. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık hesabı.

Dünya kıyamete kadar böyle sürecektir. Zira işverenler para içinde yüzmek isteyip, işçileri 3-30 paraya çalıştıracaktır. Türkiye için konuşalım, yeni mezun olan mühendis veya tahsilli bir işçi asgari ücretle işe başlatılıp, gıdım gıdım zam kazanacaktır. İşin kurnazlığını bilenler köşeyi dönmeyi kolay başarır. Hile yaparak, çalarak servet yapabilir. Geçenlerde okudum bir adamın 400 adet dairesi varmış ve bir kiracıya çatalla saldırmış. Bunlar nasıl sayılar yahu? Milyonların bir tane dairesi yokken, bir adamın 400 tane dairesi nasıl olabilir? Ne yapmış da alabilmiş bu daireleri?

Türkiye’de ve dünyanın büyük kısmında bir servet nasıl kazanılabilir, araştırdım. Temiz yollarla kazanılmıyor orası kesin. Birkaç istisna dışında ki o istisnaları kimse bilemez. Garibin üstüne basmadan, çalıp, çırpmadan, rüşvet yemeden bir yere gelinmiyor. Mesela yakın zaman örneklerinden bir polis memuru nasıl Maserati sahibi olabilir? Sınırda görevli bir astsubay nasıl bir petrol dağıtımcısı olabilir? Bunlar kafa yorulmadan da soru işaretleri yaratan örnekler. Dünyanın her yerinde böyle, bir sömürü düzen var. Don Kişot zenginden alıp, fakire dağıtırdı. Bu zamanlarda ise fakirden alıp, zengine dağıtıyorlar.

Sefalet, kader değil. Sefaleti yenebilirsin. Sadece koşulları var işte bunu yenmenin. İnsanları kandırabilmeyi, yalan söylemeyi ve amaca giden her yolun mubah olduğunu destur edineceksin. Makyavelist olmadan hiçbir yere varamazsın mesela. Etik değerlerin olmamalı, bir karaktere bağlı kalmamalısın. Sürekli yeni yüzler takınmalısın. Öyle bizim suçumuz garibanlık diye kendini ezmeyeceksin. Senin suçun; etik değerlerinin olması, kaderci bir insan olman. Hindistan’da insanlar isyan ederlerse bir böcek olarak yeniden dünyaya geleceğine inanırlar. Bizde dünyaya bir daha gelmek gibi bir düşünce yok. Vaat edilmiş cennet için, ahlak değerlerine uymak gibi bir düşünce var. Her inançtan, her dinden ya da inançsızlıktan yoksul bulursunuz. Her düşünceden bulursunuz. Sefaleti herkes istese yenebilir ama işte dünyada cefa doldurmak istiyorlar. Diğer dünyada kral olmak için bunun gerekli olduğunu düşünüyorlar. Bu dediğimden zenginler iğrenç insanlar her türlü pisliği yaparlar düşüncesi çıkmasın. Herkesi kastetmiyorum burada, o istisnaları tenzih ediyorum. Yoksulların hepsinin de süt kadar beyaz olmadığını biliyorum. Beşerde her yol vardır. Kimi yükselmek istemez, kimi azla yetinir ama suça da meyletmez. Bazıları suça yönelir. Genellemiyorum sadece durumu izah ediyorum.




Yılmaz Güney sinemasında sefalet çok kere işlenmiştir. Çocuk; kimsesiz dışarıda aç susuz kaldığından suç işleyerek en azından barınacağı ve karnının doyacağını düşünerek hapse girer. Tahliyesi geldiğinde dahi hapisten çıkmak istemez. Zeki Demirkubuz’un Masumiyet’inde de vardır bu hikâye.

Aslında şöyle özetlenebilir bu durum. Memur, işçi veyahut asker. Aylıklarıyla servet sahibi olamaz, hiçbir zaman olamaz. Bir asker, memur ya da işçinin günümüz koşullarında tek ev bile alamayacağını söylüyorum sadece. Belki geçmişte dedesi ya da babasından bir ev, arsa kaldıysa olabilir tabi. Artık insanlar aylıklarıyla kira ödeyemiyor, sağlıklı beslenemiyor. Et yiyemiyor mesela. İş sahibi insan bunu yapamıyor düşünün. Memleketin işsiz büyük bir kesimi var. Onlar ne yapsın?

Sefaleti ortadan kaldırmak için kimse mücadele etmez. Onların amacı ego tatmin edip, yoksullara yardım etmektir. Geçen gün öldürülen taksici mesela, gecenin 3’ünde tekinsiz bir adamı arabaya neden alır insan? Para çünkü, geçim çünkü mesele. Plaka sahibine çalışmak, kendine para arttırabilmek. Ne zor şartlar değil mi?

İmkânsız koşullarda, kot taşlayanlar, madende diken üstünde çalışanlar, dayak yiyen doktorlar, gasp tehlikesindeki taksiciler, şantiyelerde Allah’a emanet işçiler vs. Normal yollarla para kazanıp ölmeden, zengin olabilen var mıdır? O taksici öldürüldüğünde kanser hastası eşi bir eş kaybetti, evlatları bir baba kaybetti. Kim geri getirebilir? Ancak yardım kampanyasıyla para toplandı işte. İşlenmediğinde bitecek bir para. O adam insan gibi koşullarda yaşayıp, çalışsın, geçinmek için gecesini feda etmesin ve o toplanan parayı kazanabil
sin isterdim. Unuttuk bile.

Ezcümle toparlayalım. Sefaleti kişisel anlamda yenebilirsiniz, fakat etik değerleriniz olmayacak. Materyalist, makyavelist cin gibi biri olacaksınız. 8/5, 9/6 çalışarak servet sahibi olamazsınız. Hatta ve hatta kiranızı zor ödeyip, bazen aç bile uyursunuz.

Dünya böyle bir yer işte…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.