Gökyüzüne sallanan bir salıncak benim ki..
Uzak ve uzakta..
Yaşamak; biraz emeklemek, biraz yürümek ve biraz koşmak. Bazen de yerde yuvarlanmak, düşmek ve kalakalmak. Uzun sanırsın değil, kısa sanırsın değil. Bir an ki her şeyi hatırlamak ya da unutmak. Ben unutmayı tercih ederdim. Hatırlamayı tercih edenler de olabilir.
İnsan ölümünden bir önceki gün ölümünü hissedebilir mi? Bir hastalıktan bahsetmiyorum, kazadan ya da ani bir kriz öncesi. Ne yazardınız yarın öleceğinizi bilseniz? Sessiz gemiye binip ben de gidiyorum derdiniz. Öyle değildir bu işler. Ölüm anımızı bilsek anında delirirdik bana kalırsa. Hiç soğukkanlı davranamazdık, öyle filmlerde 3-4 ay sonra öleceksin denilen geyikler gerçek olamaz. Kesinlikle delirirdik. Tanrının en büyük hediyesi insanlara ömürlerinin ne kadar kaldığını öğretmemesidir. Böylece ölümü düşünmeden yaşarız, hep bir planımız vardır. Aslında bu da iyi bir şeye benziyor fakat değil. Yarın ölecekmiş gibi yaşamak daha doğru. Kimseye kırgınlığın ve borcun olmaması ve tertemiz ölebilmek güzel bir his olmalı..