Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

29.05.2020

Puf..

Bir gün ansızın ölebilme ihtimali, unutmak, unutulmak için de geçerli olsaydı ya. Her yaşanan-yaşanmayan bu gereksiz yer kaplayan isimler/tarihler/yüzler puf dediğinde uçabilseydi ya..

Bellekler yıpranmış, ucuz bir saatin deri kayışı gibi, koptu kopacak. Hor kullanmadığın halde, bu zaman gel-gitinde hissettiklerin hep mi sarsacak? Anlatsan rahatlayamıyorsun, anlatmasan taşıyorsun. Fiziksel bir deformasyon değil ki bu. Ruhun kaçmak istiyor o lanet bedenden. Sen tutuyorsun, ölmüyorsun sonuçta ama yaşamıyorsunda.

24.05.2020

Bayram sabahı çocuklukları..

Bazılarını hatırlarım hala. Üsküdar Selimiye'de geçirdim çocukluğumu. Bayram'ı bende bütün çocuklar gibi beklerdim. En büyük motivasyon tabi ki harçlık ve şekerdi. 2'şer gruplar halinde bütün mahalleyi gezer kim şeker kim harçlık verdi diğer çocuklara haber verirdik. Zenginlerin oturduğu deniz gören villalara dahi giderdik. Kimse bizi boş göndermezdi. 90'lı yılların sonuydu. Kendi yağıyla kavrulabiliyordu insanlar. Hoşgörü her şeydi.

17.05.2020

Yaradılış..

Yazmakla bitmez bu beyaz sayfalar. Umudum o ki yazdıkça biter hissettiklerim. Kafamı yardığım, dizimi çizdiğim zamanlar hariç ilk ne zaman ağlamıştım? Binlerce başarısız girişimden ilki hangisiydi? Çok soru var aklımda. Hapsettiğim anlar yavaş yavaş geliyor ve gelecek hafızama. Dün uyumaya çalışırken ilkokulda yaşadığım bir an geldi aklıma. Numarası sıfırla bitenler tahtaya diyordu Meziyet hoca. Okul numaralarının son rakamlarını okuyup tahtaya kaldırır sözlü yapardı belirli aralıklarla herkesi. Benim numaram 390'dı. Çoğunlukla zayıf alırdım. Karnede kalsaydı zayıflar keşke. Hayatta da sıfır çekmeye devam ediyorum zira..

14.05.2020

Havalar Soğuyunca Gel..

Düşünceler keskin olmalı, bir bıçak gibi. Bıçağını bile öyle gel. Yara almayı seviyorum ne de olsa. Belki ilerde tavan arasına sakladığım cesaretimi çıkartırım ortaya. İş işten geçse bile korkak olarak ölmem. Aslında önemli değil teslim olarak ya da savaşarak ölmek. Askeri anlamda söylemiyorum elbette. Hayatla edilen savaş bahsettiğim. Teslim olmak; intihar etmektir mesela. Savaşmak ise hastalığa, maddi imkansızlığa, statüye, kısacası her türlü zorluğa göğüs germektir. Savaşmak gereksiz geliyor bana. Belki çoğu insan intiharını saat alarmı gibi 5 dakika değil de 5 yıl erteliyordur. Yaşamı benim gibi sevmeyenlere de saygı duyuyorum, sevenlere de. Bir mana bulabilmişler demek. Ne mutlu sizlere.

9.05.2020

Oysa..

Ufka yürüyerek erişebilir miyim? Nerede olduğumu bilerek kaybolabilir miyim?

Rastgele yaşamak yorucu ama bu sayede hala yaşıyorum belki de. Hayatımın saçma ve absürt taraflarıyla, tutarlı tarafları dengede. Bir gün kalabilirim belki bir düşüncede, bir gün pişmiş kelle gibi gülümseyerek çay demleyebilirim belki misafirime. Bir gün ne giden olur, ne de yanılan. Bir gün "bir gün" diye söze girişlerim de kaybolur..

6.05.2020

Öncesi Unutulmuş, Sonrası Bırakılmış..

Uzun zamandır öyle...
Alışmış ara sıra aynada denk geldiği yüz çizgilerine
Rüzgar girmese de camdan, üşümeye..
Böyle bir küflü yalnızlığın, rutinliğine..

İhtiyacı canlıya..
Hem banknota, hem kalbi atana
Umudu "hiçbir" zaman dönmeyecek devrana..

O duruma doğru ilerliyorum yaşarsam..
Herkesin gidişine arkadan mendil sallarsam..
Bu yabancı, tereddütlü, iğrenir bakışlardan kaçamazsam..