Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

29.09.2023

Suç, Sınırlar ve Adalet..



İnsanın limitlerini kim bilebilir ki? Yaptıklarının ve yapacaklarının açıklamasını kim çözebilir öncesinden? Kafa yorulan konulardan biridir bu kitaplarda, sinemada, tv programlarında defalarca işlenmiştir. Suça öncesinden müdahale edebilme fikri kulağa hayalî geliyor. Aklıma başlıca Minority Report ve Person Of Interest isimli yapımlar geliyor. Biraz tarih, insan, yasa gibi başlıklara göz atalım.

İnsanın yapacaklarının bir sınırı yoktur öncesinde bunu netleştirelim. Barut bulundu mertlik bozuldu derler ya. Ateşli silahlar çıktığından beridir fiziksel güç denen şey ortadan kalktı. Bir çocuğun elinde silah varsa karşısında Herkül olsa ne fark edecektir ki? Sonuç bellidir çoğunlukla. Bu dünyada bir an vitesi boşa alma şansın yok. Sürekli tetikte olup, algıların açık gezmek zorundasın. Dışarıya göster ya da sakla bir korku içindesin. Başıma bugün ne gelebilir düşün dur binlerce senaryo geçer aklından.

Milattan önce ve sonra kurulan devletler, imparatorluklar bir sürü kaide koymuşlar. Anarşiyi ve suçu önlemek için. Sonraları semavi dinlerin kanunları da eklenmiş bunlara. Amaç insanı frenleyebilmek. Yapacaklarının önüne geçebilmek. Tabi belirli ölçüde kanunlara uymamanın yaptırımları insanları korkutmuş. Bir sürü işkence ve öldüren metot çıkmış ortaya. Elektrikli sandalyeler, giyotinler, iğneli fıçılar bir sürü sayılabilir. Ama hümanizm diye bir şey patlamış. İnsan hakları adı altında, suçun büyüklüğü ne olursa olsun idam cezaları kaldırılmış. İyi mi olmuş peki?

27.09.2023

Bir Başlangıca Uyanabilmek..



Ucunda ölmek yok derdin ya
Daha da kötüdür belki ölememek,
Izdırap çekmek ve beklemek
İyi bir şey mi söyle?

Aklım uçup gider bazen
Cam buğusunda kaybolan sözcükler gibi,
Kusamıyorum nefretimi ne kadar kızsam da
Ellerim uyuşur, gözlerim dalar, kulaklarım çınlar hep,

Ve ben
Sadece yokluğuna yükleyemem bunları,
Yanlış bir adamım yanlış,
İnsanlığıma neşter vuracak iyi bir cerrah lazım...

Unutulmak berbat bir şey olsa da,
Kötü hatırlanmak kadar berbat değil.
Lütfen bana bir iyilik yap,
Beni unut..

Uyumak,
Uyumak ve kabus görmek istiyorum.
Yeter ki sahte rüyalar kandırmasın
Yeter ki yeni bir başlangıca uyanabileyim...
O gündüzlere,
O sevinçlere...



25.09.2023

9 Milyar Mikron..




Boyutlarımız küçük,
Hayatlarımız
Hayallerimiz…
Samanyolu’nda biz 9 milyar mikron,
Dünya ile açıktan güneşi turluyoruz.

Tüketiyoruz,
Yok ediyoruz,
Karartıyoruz da,
Dönüp durmaya devam ediyoruz.
Uyuyup, uyanmaya,
Ya da hiç uyanmamaya.

Nasıl bir hakikattir bu?
Anlaşılmaz.
Nasıl bir kandırmacadır bu?
Asla ortaya çıkmaz.

Biz 9 milyar mikron,
Hayallerimiz kadar küçük müyüz?
Bu sonsuzlukta çözülmeyen,
Bir imkansız düğüm müyüz?

22.09.2023

Tek Şans..



Çöküş böyle bir şey...
Ağırlıkları atsan da batarsın.
İçinde kurşunlar, yorgun mermiler.
Rutine devam edersin.
Kemiklerin toz olana kadar.
Çünkü ölünün de bir rutini var.

Yaşamaya çalışırsın patlamadan…
Bir limit vardır tutarsın.
Kaç sinek kaldı avucunda?
Nereye kadar derseniz
Kötüye dönüştürmeden yıllar,
Her an tetikte olmanın faydası var.

Çiçeklerden barikat mı kurulur?
İyiler sürekli mi ezilir?
Cahilden hep nasihat mı dinlenir?
Yıllar, göçebe yaşamaya mecbur kılıyor
Bu otogarlarda bagajsız artık insanlar.
Yazık ki herkesin sadece tek şansı var.

19.09.2023

Düşlerim..




Düşlerim var düşlerim
Limitsiz ama düğümlü düşlerim.
Bir iple gökyüzüne salınan
Bazen uçurumdan aşağı sarkıtılan düşlerim.

Hikâyem ne benim?
Yaşamış ve yaşayan 100 milyar insandan biriyim
Nedir böyle içimde acıyan,
Ve dağladıkça kanayıp, kapanmayan.

Düşlerim var düşlerim
Allı, morlu, siyah pullu
Karanlığı bir damla aydınlatmayan
Bir kızıl gölge ki peşimden ayrılmayan.

Vakit artık erken değildi
Ve yol sanki aniden bitti
Ardımdan gelen isimsiz hayaletler
Demek şimdi her yerdeler.

Düşlerim var yoktur ederi.
Düşlerim var ne yapayım başka bir kederi.






17.09.2023

Bırak..




Derin mavi gözlerde
Kimler boğulmuş kimler?
Baldan tatlı sözlerde
Kimler tutulmuş kimler?

Halime kıs kıs gülme
Yol olup da uzarım
Yaramı görüp bilme
Kan olup da sızarım

İki gözümden vurma
Bari birini bırak.
Ah gönlümü savurma
Bari yelini bırak.

Sonum uçta belirsiz
Dolanırım seyirsiz
Gecem olmaz zifirsiz
Bari düşümü bırak

Bam telim birden tınlar
Kulağım hep mi çınlar
Uzak oldu yakınlar.
Bari hücremi bırak.






Not: 7'li hece denemesi.

16.09.2023

Hayalet..



Yağmur, akşamüstüne denk gelirdi bazen
Fazlasıyla bereketli, neredeyse felaket derecesinde.
İşte o zaman durak tıklım tıklım olurdu, herkes siper alırdı
Bense göz ucuyla, mor şemsiyenle seni izlerdim fark ettirmeden,
İliklerime kadar ıslanırken...

Kendimi tanırdım, hayatta kalmaktı benim ki
Sana açılsam boş, davul bile dengi dengineydi
Yapabildiğim sadece uzaktan izlemekti.
Bilirdim gözlerin gözlerime hiç değmeyecekti.
İşte imkânsız bir hayaldi.

Bir hayalet, bir kadını sevebilir miydi?
Yoksa çocukluğumda seyrettiğim bir film miydi?
Elini tutan bir adamı kıskanabilir miydi?
Belki de aşk mutlu sonlardan azildi.
Gerçeklere tutunup, masallardan nefret ederdi.







13.09.2023

Kontrast..



Bir ben mi fark ediyorum.
Üstüme örttüğüm ince, delik huzursuzluğu..
Bu dünyada…
Yaşananlar mı ayıp, yaşanmayanlar mı günah
Ve sonunda
Meteliğin dik düşme ihtimali kadar
Göz ardı mı edilmiş yalnızlığım?
Ölüme gülümseyip, hayata sövüyorum belki,
Ama hiç birine kanmıyorum artık.
Beni yaşatan, sadece düzensiz nefes alışlarım
İstemsiz ve körük gibi hırıldayan nefes alışlarım…
En iyi başardığım şey de susmak sanırım.
Renklerin bu kontrastında söyleyecek bir şey bulamamam

Uzun zamandır şaşırtıyordu,
Bir gün ağlayıp, ertesinde kahkaha atmamız
Bir gün yas tutup, hemen unutmamız.
Artık şaşırtmıyor…
Evrendeki en bencil, en çirkin ama en zeki canlı için
Her şey mubahtır, sen de şaşırma.
Sessizliğe alış, huzursuzluğu örtün...
Üşü, acık, yaşa.
Ve kalın buz tabakasını inceltmeye çalış.
Hayatın boyunca…







Utanca Tavaf..



Bir avare uyduyum yörüngesinden çıkan
Boş hayaller içinde devamlı kaybolurum
Bu karanlık dünyanın manzarasına bakan
Bir ipin üzerinde bazen cambaz olurum

Nasıl bir kâbustayım uyanmak güç uykudan
Güne yalan söyleyen geceye mi tarafım
Nereye kaçsam aynı çıkamam bu korkudan
Gururdan utancadır döndüğüm bu tavafım

Dünyanın ortasında yolun kenarındayım
Görmüyorsun hiç beni, seslensem duymuyorsun
Balçığın üzerinde, kumun mezarındayım
Bilmiyorsun demek ki, bundan mı saymıyorsun

Aklımdır gökyüzünde, feleğin fiskesinde
Zorbayı alkışlayıp, mazlumu hiç anmayan
Demek bir mutsuz benim, kristaller ülkesinde
Açık bir yara mıyım, katiyen kapanmayan

Gölgem uzuyor şimdi, daha akşam olmadan
Bugün imkânsız bir savaşa meylediyorum
Kalbim ağrıyor şimdi, daha vaktim dolmadan
Yolun başındayken, irtifa kaybediyorum…







9.09.2023

İyilik, Kötülük, Çevre ve Yalnızlık Hakkında..



"İyiler kaybeder, iyi taraf hep kaybeder; çünkü iyiler adil dövüşür."

Bu hayatta her türlü pisliği yapıp, mazluma bir tekme de sen mi atacaksın? Vicdanı devre dışı mı bırakacaksın? Böyle yaşarsan başarıya, saygınlığa ve statüye erişirsin. Yoksa sen yine iyi insan olup, iğrenç yaşamına devam edebilirsin. İyilik kazandırmıyor, belki bir süre iyi hissediyorsun ama iyi yaşayamıyorsun. Tevazu gösteriyorsun, cahilden nasihat dinliyorsun. Kibar davranıyorsun arkandan alay ediyorlar. Herkes gücün delisi olmuş. Menfaat dünyası burası dedikleri bu kadar doğru olamazdı..

Peki üçüncü bir yol var mı derseniz? İyi ya da kötüyü seçmeyip, yalnızlığı seçersen üçüncü yol bu oluyor. Dünyadaki tek insan senmişsin gibi yaşayacaksın. Sadece nevale almak ve ihtiyaçlarını gidermek için bir iki insan göreceksin. Telefon kullanmayacaksın bir kere. Sana kimsenin ulaşmasına izin vermeyeceksin. Bırak öldü bilsinler seni. Emin ol bir süre sonra huzurun yerine gelecek. Çünkü insan aynı zamanda haset, kibir, iftira, bencil duygu yığınlarından oluşur. Çoğunlukla bu böyle. İnsanları hayatından çıkaracağın için bu tür berbat duygularla karşılaşmayacaksın. İnançlı biriysen ibadetini yaparsın bu süreçte, inançsızsan da kafa dinlersin. Ama sorunlar ortadan kalkar önemli olan da bu zaten..

Zirvede her yer sessiz olur. Dip ise tam bir cehennem çukuru. Öyle gürültülü ki buralar, bu kaos ömrümüzü kısaltıyor sanki. İşçisin azar işitirsin, evlisin eşinden azar işitirsin, bir toplu taşımaya binersin sözlü tacizler bağırışlar. Huzur hiçbir yerde yok. Nereye kaçsam diyorsun da dünya böyle. Issız bir yer bulup orada yalnızlığınla baş başa kafa boşaltacaksın. Bazıları başarıyor bunu. İşte onlara çok imreniyorum..

Gerçek..



Görmeyen göz, görenlere ne desin
Hayat yalnız size güzel değil mi?
Gerçeği hep eğenlere ne desin
Yalanlar tatlıdır demek değil mi?

Zindanda çürüttüm parmaklıkları
Çilekeşlik yetmez ama değil mi?
Çentikle doldurdum bu duvarları
Emek para etmez ama değil mi?

Her gerçekleşenin var bir niyeti
İşte bu alın yazısı değil mi?
Nasıl öderiz peki bu diyeti.
Sadece ikrar ederek değil mi?

Yaz'ı bekleriz ya bir an umutla
Boşa, bahar bile gelmez değil mi?
Birden mi kaldırılırız tabutla
Kimse adımızı anmaz değil mi?







8.09.2023

Birileri Var..



Zoraki susuşlar bu bilirim
Harfler dilden, kelimeler sözlükten
Usturayla kazınmış gibi.

Birileri var; nakşeder, hapseder
Birileri var; ekmek bulamaz toprak yer

İçe haykırışlar bu tanırım
Küçük dil sallanır, laf dudakta parçalanır
Yutkunmak, boğulmak sanki

Birileri var; ihalede, darphanede
Birileri var; derinde, viranede...

Çivi üstünde yatışlar bu görürüm
Çarşaf yırtılmak, uç bedeni delmek üzere
İmkan olsa dayanılırdı belki

Birileri var; hilelidir zarları
Birileri var; evidir ağaçları...



Oyun Dışı..



Gemi de gemiydi hani...
Her senaryoya uygun denirdi.
Oysa bu aşamada asit okyanuslarındayız
Tıs tıs eriyip gitmek mi kaderimizdi?

Bu muydu yoksa hayat?
Ahşaba ve plastiğe ateş veren,
Metale asit.

Felek bu
İndirmek istediğini indirir elbet
Ama öyle değil
Mevzu tek bir atış değil,
Dizlere sıkıp süründürmek

Hızlı yaşadığını düşünme
Dünyanın dönüş hızını bilsen şaşarsın
Vaktim var diye de yayılma
Birden oyun dışı kalırsın

Belirli alçakları gördüm
Diplerde sessizlik mümkün değil.
Zirveler sükûn mudur şairin dediği gibi?
Orada her şeyi bir an unutabilir misin?
Kim bilebilir?
Bilenler anlatsın.

Bazı numaraları çözebiliyorsun
Sigarayı boşa yak ki otobüsün gelsin
Unut ki, ertesinde hatırlan.

Şöyle ki
İyi ya da kötü değiliz
Bir çoğumuz sadece çirkiniz...
Yüzümüze bakılır belki
Ama ya bahtımız?
Altın çuvalının üstünde boynumuzda ilmek
Bir dış etkiye muhtacız.
Bu kısır döngüye sonsuza dek
Asılı kalmışız...







7.09.2023

O Kadar..




Rıhtımdaki çürük sandallar kadar yorgunum
Böyle bekleyiştir bu, onsuz ebede kadar.
Bitmeyecek sanırım, benim büyük bozgunum
Öyle yürüyüştür bu, sonsuz mabede kadar...

Gök kubbenin altında, siyah açar güllerim
Toprağa karışıp da, adsız kabrime kadar
Rüzgâr öyle eser ki, şehre sızar küllerim
Bir gün hatırlanıp da, dünya durana kadar...

Dinlenip de şevk ile bıkılan bir şarkıyım
Dünü geçmiş bugüne, cismin keyfine kadar
Toplam bütün neşenin, çıkılan bir farkıyım
Bu acı tebessümler, tez kaybolana kadar

Şu İçine zerk olan, şekerli zehir benim
Vücuttan atılıp da, şifa bulana kadar
Sıcakta sönmüş artık, ruhum aşkım bedenim
Bambaşka bir evrende, bütün olana kadar.

Not: 14'lü hece ölçüsüyle yazılmıştır..







6.09.2023

İstanbul..



İstanbul'u izlerim, kah yalnız, kah acısız.
Gece ay ışığında, masumdur desen değil.
İnsanlar ki diş dişe, geçmez vakit sancısız
Yeni gün şafağında, adildir desen değil.

İstanbul'u izlerim, yıldızlar ki uzakta.
Birdenbire düşünce, Hızır'dır desen değil
Tek an bile durmadan, her seferde ayakta
Geçmez ki büyüyünce, Kamil'dir desen değil

İstanbul'u izlerim, suskun, şaşkın, uykusuz
Gamla yıkanmış yollar, solgundur desen değil
Bir telaştır içinde, kim kaldı ki korkusuz.
Sonu iple çekerken, yorgundur desen değil

İstanbul'u izlerim, bize benzer hayatlar
Yıkılmış tarihinde art arda saltanatlar
Yaralar sarılıp da, dinecektir feryatlar
Çirkindir desen değil, renksizdir desen değil.







4.09.2023

Dua..



Sorsalar tufan değil, bir ılık meltemdeyim
Bu leziz muhabbette, en harika demdeyim.
Aşkın içinde sarhoş, bir güzel didemdeyim
Belayı çifter çifter, gönderme öyle ya rab

Şu ağaç gölgesinde, bulutlar hayalimde
Bir perde gözlerimde, ne olur ahvalimde
Şu aynadan yansıyan o derin eşkâlimde
Soysuza diz çöktürüp, düşürme beni ya rab

Böyle dipsiz kuyuda, nedamette bırakma
İğneli cümlelerle, melamette bırakma
Haklı olup da suçsuzsam, töhmette bırakma
Bir kademsiz canlıya, çevirme beni ya rab


3.09.2023

Yalnızlığa Dip Dalışlar..



Evin soluk duvarlarında inanılmaz tablolar mı var?
Dökük tavanında Sistine şapelinin freskleri mi var?
Çıkma balkonundan kuzey ışıkları mı görünür?
Yoksa niye dalıp gidersin?
Söylediklerim olsaydı anlardım seni.

Oysa
Bir çift göze, birkaç yalan söze
İyi gün dostlarına, kokuşmuş postlarına
Kırılan bardaklara, yıkılan çardaklara
Yakıp, içiyorsun…
Bir sen mi yalnız kaldın sanıyorsun?
Bu dünyayı sırtında tek sen mi taşıyorsun?

Boş vermeyi bilmiyoruz…
Ne sen, ne ben, ne de başkaları.
Dışarıda anlam arıyoruz
Bulamayınca karalar bağlıyoruz
Anlam bir boşluğu kaplıyor oysa
Anlam biziz görmüyoruz.

Kukla değiliz, hür irademiz var
Tekiz madem…
Tek başına da dik durur, hayatta kalırız

Sigaraları art arda yakıp,
Başka hayatlarla kıyaslıyorsun kendini
Yapma, ölümsüz olsaydık değerdi.
Ama yarın bile garanti değilken
Kendini çıkmaza sokma…
Yaşa ve tat al…
Gamdan değil, keyiften iç.
Ne olacağımız meçhul ya,
Baş aşağı salın o bilinmezliğe.

Bırak zaman aksın
Bırak su yolunu bulsun.
Dalma uzaklara, dalma hayallere.
Bu işin sonu nereye varacaksa varsın.
Öyleyse,
Varlıktan yok oluşa süreç başlasın…






2.09.2023

İkinci Perde..



Gün ağarırken ufka doğru yürüyordum, beklenen olmuştu. Bazen çabaladıkça batarsın ya aynen öyleydi, eve dönüyordum. Sanki hiçbir zaman varamayacakmışım gibi geliyordu otogara, gözlerim sulanıyordu ama yürürken de ağlayamazdım. Önce otobüse binecektim. Sonrasını düşünürdüm herhalde. Dışarıdan her duygusunu belli eden tiplere hayret ederdim. Onlardan biri mi olmuştum? Ama hayır ifadesiz ve mimiksiz bir adamdım ben. Kapımı kilitler, müziğin sesini açar bağırır, haykırırdım.

Kırlangıçlar göçüyordu baktığımda otobüsün camından. Yanımda bulunan bey amca hep bu tarihte göçerler diyordu. Biliyorum bey amca ben 35 yıl önce bugün doğmuşum. Buna kırlangıç fırtınası dendiğini çok önce öğrenmişim.

- Nereye gidiyorsun?

- Evime,

- Neden gelmiştin, iş için mi, ziyaret için mi?

İş sayılabilirdi, gönül işi. Ziyaret de olabilirdi hasta ziyareti gibi kısa sürmüştü.

- İş için bey amca, hallettim dönüyorum.

Yeniden..



Bir gün sirenler susar tüm şehirlerde
O gün ben de kaçırmam zamanı avucumdan
İnsanlar bakışını çevirir ya kıştan bahara...
İşte ayağımı sürümeden şevkle sokaktan geçerim

Sevdiklerinle yol almalısın mavi düşlere
Bir balıkçıl gibi kanatlanıp özgürlüğe
Bizi biz yapan manayı hiç kaybetmeden
Bulurum deyip bulmalısın nihayete ermeden

Olmazsa ne çıkar sen yine vazgeçme
Velhasıl biçare kalmışsan bir güzele
Bazen derman yok desen de içinden
Tekrarla ben yaşadıkça yeniden var olurum







1.09.2023

Dünya..



Bu dünya en çok ciddiye alanların
Hayatından bilerek geçenlerindir.
Bu gerçekse inanılan yalanların
Buz köprüden ateşle geçenlerindir.

Zevk alırız acıdan, tatlıdan bıkıp
İçeriz bu dertlerin, suyunu sıkıp
Güçsüz herkesi sonunda hapse tıkıp
Bu dünya mutlak gücü seçenlerindir

Saldırırlar üzerimize dört koldan
Bilemeyiz bazen çıkış hangi yoldan
İmkân yok artık ne sağdan ne de soldan
Bu dünya ruh budayıp biçenlerindir.

12'li hece denemesi.







Yine..

Yaklaşık 1,5 ay sonra yine buradayım. Psikolojimi toparladım bir hayli. Şiir yazmayı da bırakmadım bu süreçte. Hece şiiri denemeleri yaptım vs. Ağustos'u boş geçmem iyi oldu benim için. Bitmez gibi gelir çünkü her defasında. Şimdi ismen de olsa sonbahardayız. En sevdiğim mevsim, doğduğum mevsim. Havalar da yavaş yavaş serinlerse ruhen daha iyi olurum gibime geliyor. Neyse buradayım işte. Dönüp dolaşıp geleceğim yer burası. Çünkü bana ait tek yer burası. 

Şiirleri yavaş yavaş yüklemeye başlarım bu yazıdan sonra. 100. yıl için 100 içerik umudum halen sürüyor. Yazarım herhalde. Bunu popülizm adına yapmıyorum, blog okuyucularım belli zaten. Kendi kendime çalıp oynuyorum. Bunu bir meydan okuma olarak görüyorum. Cumhuriyeti kendim naçizane bloğumla selamlamak istiyorum. Neyse oyun başlasın. 

Bol keyifler dilerim herkese. Selamlar ve sevgiler...