Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

27.03.2024

Yok Oluş Manifestosu..


Yok oluş manifestosu, yaşamdan ibretler ve öğretiler içermektedir. Bu 112 maddelik “acil” manifestoyu okuduğunuzda, nasıl bir karakter olacağınızı kendiniz belirleyeceksiniz. Yok oluşa son sürat giderken, nasıl sakin kalabileceğinizi öğreneceksiniz...

1- Dünyanın boş olduğunu herkes kabullenemiyor. Kabullenenler de kayıtsız şartsız kabullenemiyor. Bazılarımız koşulsuz teslim olacağız.

2- Herkes sonsuza ve hiçbir zaman kaybolmayacağına inanıyor. İyi de neden zorlaştırıyorsunuz bu hayatı, bilinen evrenin bu karmaşasında, işleri neden yokuşa sürüyorsunuz? Madem ebediyet var, neden ar ve hayâ yok!

3- Havalısınız, bir kamyon lastiği kadar. Şişirildikçe şişirilmişsiniz. Patladığınızda her yere dehşet saçıyorsunuz. Söyleyin be âdemoğulları neden tüm gücünüzü bu dünyaya sarf ediyorsunuz?

4- Olanın bir şeyden haberi yok, olmayanın her şeyden haberi var. Farkındalığı gariplere vermişsiniz. Halıların altında dağ kadar pislik birikmiş. Bizim de her şeyden haberimiz var, hiçbir şey kadar canlıyız.

5- Evet düşünceler birer silah, eylemler birer savaş. Mızraklarla tanksavarlara karşı koymaya çalışmak bizimkisi. Var oluş hep bir sıkıntıydı çoğumuz için. Yenilenler her zaman haksızdı, kazananlar ise her zaman haklı.

6- Biz de biliyoruz, maske takıp, zırh kuşanıp kahramanlık yapmayı. Biz de okuduk çok olmasa da süper kahramanları. Herkes bir kahraman mı bekleyecek bu dünyada? Herkesi kim kurtarabilir buralardan. Bu yozluktan kim arındırabilir? Boynumuzdaki urganı kim çıkarabilir? Hayal kurmayın, kimse gelmeyecek sizi kurtarmaya.

7- Tek perdelik bir oyun, tekrarı yok. Kaçırdığının telafisi yok, tuttuğunun garantisi yok. Kimileri ön sıralarda kör olmuş, kimileri arka sıralarda sağır.

8- Anlatmayın aynı şeyleri, dikkatimiz dağılır. Bazen 10 kere okuduğun paragrafı anlayamazsın. Aklın başka yerlerde olur. İşin tuhafı o başka yerler hiçbir zaman net olmaz. Sadece çöp kutusunu boşaltmamışsın. Arşivi silmemişsin. Milyonlarca belge yüklü ve bazıları seni dikkatinden alıkoyuyor. Hangisi olduğunu bulamayacaksın.

9- Bir kere ölmezsin buralarda. İsteğini, şevkini, gayeni, hayallerini teker teker keskin nişancılar avlar. En son bedenin ölür. Kalbine bir mermi girer. Bu sıralama hiç değişmez. Önce isteğini öldürecekler senin de. Birçoğunu öldürdükleri gibi.

10- Basitlik, düşüncede midir? Yaşayışlarda mıdır? Zoru seçenler basit yaşıyor aslında. Zoru düşünenler hayatını basitleştiriyor. Basit düşünüp, yaşayanlar karmakarışık ilerletiyor yaşantısını.

 
11- Farklı değilsin kardeşim, İnsanlar birbirine benzemez derler ya. Bu koca bir yalan. Her insan aynı, parmak izlerimiz farklı olsa da, yüzlerimiz farklı olsa da, koşullarımız farklı olsa da. Hedeflerimiz aynı, mezarlarımız aynı ve aynı şekilde çürüyoruz, çürüyeceğiz.

12- Hayatında deniz görmemiş, kar görmemiş insanlar var ve biz bu insanlardan hayal kurmalarını istiyoruz. Hayal kurmak bile lükstür bazı mahallelerde.

13- Ben demiyorum ki her şey kolay moda alınsın. Yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda olsun. Acılar olmasın mı diyorum. Sadece biraz vicdan ve empati gereklidir diyorum. Vicdanımızı tavan arasındaki tozlu materyallerin içinden çıkarmanın vakti gelmedi mi?

14- Kendin delirmemek için başkalarını delirtiyorsun. Ben rahat yaşayayım da gerisi önemli değil öyle mi? Ama sana o an dokunmayan yılan dönüp dolaşıp bir gün ısıracaktır seni. Bazı şeyler değişmez.

15- Ne yazıktır ki insan, insanın çilesi ve baş belası olmuştur. İnsana yakın durdukça, her şeyden nefret eder hale geliyorsun. Çünkü birbirimize çektirmeyi seviyoruz. Birbirimizi ezmeye, birbirimizin üzerinde tepinmeye bayılıyoruz.

16- Zaman durmuyor, akıyor. Su her zaman yolunu buluyor. Kelebek etkisi, küçük hayatlar büyük fırtınalara sebep oluyor. Büyük hayatlar ise bir mercimek tanesi kadar etki etmiyor diğerlerine. Sizce bu anomali daha ne kadar devam edebilir?

17- Cennet ve cehennem her zaman burasıydı. Araf yoktu buralarda. Ortada durmak diye bir tanım yoktu. Zebaniler vardı, şehir büyüklüğünde kazanlar vardı ve kaynar sular vardı.

18- Ortaçağın derebeyleri evrim geçirdi ve şimdinin siyasetçileri oldular. Yüksek katlarından bu kaosu ellerinde içkileriyle izlediler. Seçilene kadar halka dil döküp seçildikten sonra halkı unuttular.

19- Her koyunun kendi bacağından asılması durumu var bir de. O da çoğunlukla gerçek değildir. Bazılarını yokuş yukarı iterler hep, bir çukura düştüklerinde çekerler, uçurumun kıyısından alırlar. Bu herkes için geçerli bir deyiş değildir.

20- Kendini tanıyacaksın, tüy kadar hassassan saklanacaksın. Öyle bir dönemdir ki belki insan eti yenmediği öngörülüyor. Ancak ciğerini söküp iştahla yiyorlar. İyi niyetlerini sağıyorlar bir inek gibi. Sağdıkları iyi niyetleri satıp, yollarını buluyorlar.

21- Evrenin bu büyüsünü kimse çözemedi, kimileri kutsal kitaplara inandı, kimileri sadece tesadüfe inandı. Kesin olarak bir şey diyemez kimse. Ama şu bir gerçek ki insan, canı bedenden çıktığında özü muhakkak bulup, kavrayacaktır.

22- Her gün milyarlarca farklı düşünce seyrediyor dünyada. Kim bilir kimler kendi kıyametini ve felaketini yaşıyor. Kimler şu anda sevişirken, kimler ruhunu teslim ediyor. Her gün aynı sandığımız güneş farklı doğuyor oysa. Kimilerine kızıl doğuyor, kimilerine sarı, kimilerine ise doğmuyor.

23- Bizi bezdirenler kim? Bunu anlamamız lazım. Çarkların dönmesini sağlayan dişlilere zerre değer vermeyenler kim? Neye hizmet ettiğimizi bulmamız gerekli. Biz zenginleri doyurmaya mı gelmişiz bu dünyaya? Yoksa kendimize, ailemize, çevremize fayda sağlamak için mi? Bir düşünelim bunu.

24- Başarı için her yolun mubah olduğunu sanıyorsanız size kötü bir haberim var. Üzgünüm siz sadece prokain basılmış bir yarış atısınız.

25- Etik değerleriniz var mı? Ne olsa canınızı yakar mesela? Parmağınıza bir iğne batması mı yakar? Yoksa çevrenize çuvaldızlar battığında mı bu dünyayı yıkarsınız?

26- Güzellik nedir? Güzellik etine dolgun, dudakları köfte, gözleri renkli dilberler midir? Baktığınızda her kadına âşık oluyor musunuz? Yoksa merhameti, vicdanı, saflığı mı güzellik olarak görüyorsunuz. Makyaja aldanıyor musunuz?

27- Baktığımızda dini kullanan kimseler, aracılar. Deve yüküyle zenginliğe ulaşıyor. İnsanlara haram yemeyin, aza tamah edin diye nutuk çekiyorlar. Siz değerli inananlar. Bir lokma, bir hırka masallarıyla daha ne kadar kandıracaksınız kendinizi?

28- Devrimler hep geçmişte kalmıştır. Hoş zaten devrimlerin türü var, kalkınmaya ve medeniyete ulaşmak için yapılanları var. Farklı türleri de var. Bu çağda devrimler asla tutunamayacak.

29- İnsanı yaşat ki devlet yaşasın derler ya. İnsanı öldür ki sistem yaşasın. Durum bu artık. Kimler yaşıyor parmak kaldırsın.

30- Hayatlarımız değersiz, ne yaparsan yap bir uçumluk ömrün var. Kalıcı olmaya çalışıyorsun ama yetersiz. Kazıyarak çıkaracaklar seni de. Neden uğraşıyorsun ki, günde kaç kişinin yüzünü görüp kaçını hatırlarız ki. Hafıza-ı beşer bu. Öyle ki balık hafızasından beter.

31- Menfaatlere ne demeli? Çıkar gözetmeksizin uzaktan dualar ettiğimiz kalmadı sanıyorum? Çok azalmıştır herhalde. Sevilmek için seviyoruz, sevilmediğimiz de düşmanlaşıyoruz.

32- İnsanı yazmaya ömür yeter mi? Kimler yazmış da ne olmuş? Hep yeni bir özellik keşfedilir insanda. Bu özellikler genellikle kötü özelliklerdir.

33- Sadakatten ne haber be ahali? Sadık kalabiliyor musunuz sevdiklerinize? Yoksa sağır odaların içinde günah banyosu mu yapıyorsunuz? Çiftleşme arzusu temel içgüdülerden biridir. İnsanın monogamiye uygun olmadığı söylenir. Bence haksız da sayılmazlar.

34- Bazılarını dış görünüşü ele verebilir. İçinin pisliğinin yüzüne vurduğu kişiler yok mu? Dilin ne söylüyorsa gözlerin yalanlıyor be kardeşim. Utanmıyorsunuz da. Sizlerin aynaya bakma hakkı yok, kaldı ki insanların içine çıkıyorsunuz.

35- Her insandan ne anne olabilir, ne de baba. Ebeveynlik basit bir iş değildir. Korunmadan sevişip peydahlıyorsunuz madem, iyi yetiştireceksiniz. Gözünüz çocuklarınızın üstünde olacak. Millete faydalı bir insan olarak eğiteceksiniz. Yoksa ortalık manyaktan geçilmiyor. En önce terbiye vereceksiniz, insanın arsızı çekilmiyor.

36- Büyük bir çoğunluk burasının bir simülasyon olduğunu iddia ediyor. Burası bir simülasyon değil ya da kimsenin bir düşü değiliz. Bir rüyada değiliz. İyi senaryolu filmlerin bilinçaltımıza ettiği etkiler bunlar. Matrix’i gerçek sanıyoruz. Dünya sadece ara sıcak olabilir. Aperatif bir başlangıç olabilir. Ana yemeğe hazırlıktır yani.

37- Neden kimse anı yaşayamıyor? Neden geleceği kurgulayıp, geçmişe saplanıp kalıyor? Oysa geçen bir saniye bile çok kıymetli. Fotoğrafını çekerken anı kaçırıyorsunuz. Yaşayın gitsin, anı belleklerinizde ölümsüzleştirip, yaşatın. Makinelerde, sanal belleklerde değil.

38- Çok nahif ve kibarsanız, bunu bir kenara bırakmanız gerekiyor. Herkese kibar davranırsanız, cahile maskara olursunuz. Bazılarına küfür edebilmeniz, bazılarıyla kavga edebilmeniz gerekiyor. Büyümek için bazen dayak atmanız, bazen de dayak yemeniz gerekiyor.

39- Yiyeceğimizden fazlasını istiyoruz çünkü gözlerimiz aç. Kullanabileceğimizden fazlasını talep ediyoruz çünkü nefsimiz aç. Yani tok açın halinden anlamaz. Aç da tokluk nasıl bir histir bilemez.

40- Birine güvendiniz mi hiç? Bütün benliğinizle onun insafına kendinizi teslim ettiniz mi? Şu zamanlar bu çok da mümkün görünmüyor. Herkes aldatıyor birbirini. Kadın-erkek ilişkileri yüzünden canınıza kıymayın. Başkası olmadan yaşayamam asla demeyin. Yaşarsınız. Siz sadece kırılan egonuzu ve kalbinizi tamir edemeyeceğinizi düşünüyorsunuz. Oysa tamir edilebiliyor. En azından zaman yaraya önce dikiş atıp, sonra da yavaş yavaş iyileştiriyor.

41- Ulaşım kolaylaştı artık. Her iki bakımdan da bu böyle. Rotalar kısaldı, dünyayı dolaşabiliyoruz, üstelik 80 gün kadar uzun bir sürede de değil. Diğer bakımdan şöhrete, paraya, şatafata ulaşmak da kolaylaştı. Kestirme işlerle sümen altından insanlar her şeye kolayca ulaşabiliyor. Devir öyle bir devir ki, kimse rezil olmuyor. İyi ya da kötü sözler mühim değil. Sadece konuşulmak ve söz edilmek önemli.

42- Şöyle bir gerçek var ki hayvanların değeri, insanları aşar oldu. Dışarıda kalan hayvanlara herkes kol kanat geriyor. Ama dışarıda evsiz kalan bir insanoğlu soğuktan, açlıktan ölebiliyor. Yaratılmışların en şereflisi insan yine insan tarafından dışlanıyor. Nasıl bir paradigmadır bu Tanrım.

43- Nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz? Ya da iz bırakmadan mı geçip gitmek istiyorsunuz? Karar sizin, hoşgörü, merhamet, empati gibi duyguları bilen ona göre davrananlar asla unutulmayacaktır. Yazılı, yapılı bir esere bakılmaksızın. En iyi iz bırakmak davranışlarla olur. Ölüp gittiğinizde arkanızdan şöyle davranırdı, şöyle şeyler söylerdi diye güzel bahsederler.

44- Beyefendi ve hanımefendi olmanın şartı güzel giyinmek, güzel konuşmak değildir. Yeri geldiğinde hak edene küfür de edeceksin. Bu senin saygınlığından bir şey eksiltmez. Her yöne sallanmayıp, her denize olta atmayacaksın. Yoksa kendini küçük durumlara düşürürsün.

45- Buralarda duyulana daha çok inanılır. Görülen ise reddedilir. Kulaktan dolma bilgiler, fısıltılar her zaman daha tatlı gelir. Görülen işe gelmeyen bir şey ise göz ardı edilir. Oysa gerçek her zaman görülendedir. Tanrı ve ahiret müstesna.

46- İyilikten kasıt nedir? Bir insan nasıl iyi ya da kötü diye sınıflandırılır? Bunun yolu vicdandadır. Vicdanı susmuş biri kötüdür, her şeyi yapabilecek bir gücü vardır elinde ve uygulamaktan çekinmez. Vicdanı bağıran ve ona uyan insanlar ise iyidir. Gücü olduğu halde bunu uygulamaz. Vicdanı fısıldayanlar vardır bir de, ara sıra dinleyip, ara sıra dinlemezler. Bunlar da orta yolcudur.

47- Düşmanın da şereflisi vardır, işin içine aile ve çevre karıştırılmaz. Sadece bir kişiye yönelik bir eğilim sergilenir. Düşmanın şerefsizi ise düşmanlık beslediği kişinin bütün sülalesini yok etmek için uğraşır. Maalesef ki bu zamanda şerefli düşmanlar kalmadı.

48- Ahlak satanlara ne diyeceğiz? Ahlak satıp, ahlaksız kalanlara ne diyeceğiz? Hiçbir şey. Zira insan kendinden mesuldür. O ahlak satan ahlaksız da kendinden mesuldür. Kimseyi dönüştürmeye çalışmayın, kötüler kötü kalsın bırakın.

49- Bazı insanların kalbi camdandır. En ufak bir darbede çatlar bir sonrakinde tuzla buz olur. Hayatımızda vardır böyleleri, onları koruyamıyoruz, saf bir ruhla gelip, birkaç darbeyle göçüyorlar buralardan. Dünya hazin bir yermiş. Bu böyle biline.

50- İçinizde ne varsa dökün gitsin, yapın gitsin. Sarılmıyorsanız sarılın, konuşmuyorsanız konuşun, yazmıyorsanız yazın. İçimizde tutup gerçekleştirmediklerimiz en büyük pişmanlıklarımız oluyor. Birini mi seviyorsun, açıl hislerini. En fazla reddedilirsin. Ama açılmazsan o belirsizlik seni yer bitirir. Dökül gitsin.

51- Herkesin bir defteri tutuluyor doğrudur. Omuzlarımızdaki melekler her hareketimizi noksansız yazıyor. Neye tabi tutulduysak, ondan sorumluyuz. Hangi günah derslerinden kaldıysak, hayatımızın sonuna kadar onu geçmeliyiz.

52- Ben de kendimi bitirdim diye düşünme, sen de bitmeyeceksin yol da bitmeyecek. Dur dinlen ve devam et. Kimse yarışmıyor hayatta sadece parkuru bitirebildiğini görmek istiyor. Maratonu tamamlamak da bir başarıdır. Derece işin sadece nişanesidir.

53- Önyargılarımızı belki kıramıyoruz, ama bazı önyargılarımız da haklı çıkabiliyor. Özellikle gözler kendini çok iyi ele verir bu konuda. Karşınızdakinin sözlerinden ziyade gözlerine odaklanın. Göz kalbin aynasıdır derler ya aynen öyle.

54- Beklentilerimizi her zaman düşük tutmalıyız. En basit şeyde bile. Çünkü mükemmeli beklersek çoğu zaman bulamayacağımız için boş yere hayal kırıklığına uğrarız. Hayal kırıklıkları çok olan insan ne yazık ki, yavaş yavaş kuruyarak yok olacaktır.

55- Şairin dediği o lafı hatırla. Güzel, çirkinleştiğini düşünse de sende hep güzel kalacaktır. “Yalancıdır hep aynalar, gir kalbime gör kendini”

56- Sabahlara nasıl uyanırsan uyan. Gününü güzelleştirmeye çabalamalısın. Her olay belirli bir düzlemde kötü gidemez ve daha da kötüleşemez. Bir insan tamamen karanlık olamaz, bir kıvılcım mutlaka çakmalı. Ertesi günü ve yarınları merak etmekten vazgeçmemeliyiz.

57- Bilinmezliğin bu kadar çok olması insana ıstırap gibi geliyor. Neyin ne olacağını hiçbir zaman kestiremiyorsun ya. Bu çok garip bir duygudur. Saniyesinde hatta salisesinde değişiyor çoğu şey.

58- Uyku ölüme hazırlıktır. Rüyalar ise birer kesittir ölüme. Her gün rüya görüyoruz ve sadece bazılarını hatırlıyoruz. Ölüme göz kırpıp duruyoruz aslında. Rüyamızda öldüğümüzü gördüğümüzde gerçekten ölüyoruz.

59- Ana caddeleri takip ederek mutluluğa ulaşamazsınız. Mutluluk sapa yerlere saklanmış, ayak izinin olmadığı yerlerdedir. Kimseyi takip etmeyin, içgüdülerinize güvenin ve adımlamaya başlayın.

60- Açgözlülüğün bir sınırı yoktur. Yükseldikçe daha da yükselmek ister insan. Milyoner olsa milyarder, milyarder olsa trilyoner olmak ister. Kendine bir sınır koy ve sadece mümkün olanı iste. Kendini ve kimseyi uçuruma sürükleme.

61- Herkes gözünün kestiğini hedef alıyor buralarda. Zayıf görünüyorsan açık hedef oluyorsun. Bazılarını hayat çok yoruyor, tükenecek aşamaya getiriyor. Hassaslaşıp, şeffaflaşıyorlar. Düşenin dostu olmuyor işte ne yaparsın.

62- Statü, mevki, makam kavgaları sarmış ortalığı. Gücü alan zehirleniyor. Zehirlendiği yetmiyormuş gibi başka hayatları zehirliyor. Sağduyu ile güç birlikte olamıyor. Kibir, merdivenleri çıktıkça daha da yoğunlaşıyor.

63- 23. Maddede söylediğim gibi servet sahiplerini ve sermayeyi doyurmaya çalışan milyarlar var. Doyurmaya çalışanlar diyorum çünkü hiçbir zaman doymayacaklar. Ekmeğe ve suya muhtaç bir kocaman kıta var oysa. Ama kimler kimin hakkına giriyorsa, lokmasından çalıyorsa. Hesabını elbet ki verecektir.

64- Yalnızlıktan bahsedelim biraz da. Neden yalnızız? Etrafımızda kitleler varken neden bu kadar çaresiziz? Çünkü menfaat sunamıyorsunuz karşınızdakilere. Sizden bir şey gelmeyeceğini bildiklerinden yanınızdan çekiliyorlar teker teker. Güçlü insanlar yalnız kalır mı hayatta? Yalnızlık ömür boyudur güçsüzler için.

65- Spot ışıklarının cazibesini istiyorsun. Her hareketim olay olsun, izlensin istiyorsun. Bu hayal dünyasının reyting getiren aktörü/aktristi olmak istiyorsun. Sen aslında geçici olmak istiyorsun, kalıcılık umurunda değil.

66- Kendini önemli sandığında her zaman gökyüzüne, yıldızlara bak. Evrenin sonsuzluğunu kavra ve ne kadar küçük bir varlık olduğunu hatırla. Aşağıdan yukarıya bakmak her zaman iyidir. Yukarıdan aşağıya baktıkça Tanrı kompleksine kapılır. En büyük yanılgıya düşersin.

67- Özü kavramak lazım. Seni neyin oluşturduğunu anlayabilmen lazım. Büyüdükçe kirleniyoruz madem. Kendini asgari biçimde kirletmen lazım. Beddua alma, zalimlerden olma. İnsanlardan ol, vicdanlı ol. Arkandan su dökülerek uğurlan, küfredilerek değil.

68- Aşktan söz edelim biraz da. Aşk nedir? Birini istemek, arzulamak, iyiliğini düşünmek midir sadece? Aşk kendinden vazgeçmektir. Birinci tekil şahıstan vazgeçip, ikinci tekil şahsa adayabilmektir ömrünü. Bu yaratılmışa olabildiği gibi yaratıcıya da olabilir.

69- İnsanın iyi huylusu, sonuca tarafsız bakandır. Hükmü birden bıçak gibi kesmeyendir. Bir duyuma, bir öngörüye dayanmadan karar verebilendir. Kötü huylusu ise bir laftan bile kalemini kırabilir birinin. Pusu kurar ve karşısındakinin ağa takılmasını bekler. Onlardan olmayın.

70- Bazıları yapacağını yapıp suçu şeytana atar. Şeytana uydum der işin içinden sıyrılmaya çalışır. Neden şeytana uyuyorsun, Tanrıya uysana. İyiye, güzele, doğruya uymak varken. Kötüye, çirkine, yanlışa neden uyuyorsun?

71- Geçmişte yaşamak diye bir gerçek vardır. Kimileri kaybettiklerine üzülür, kimileri iyi ki yaşandı der sevinir. Geçmişi iyi yâd etmiyorsanız, onu aşamıyorsanız. Söyleyebileceğim tek şey kendinizle yüzleşmeniz olacaktır. Kendinizi suçlamaktansa, kendinizi affetmeyi deneyin. Geçmişi affedin, gitsin. Affetmek büyümek demektir.

72- Camdan evi olan başkasına taş atmamalı. Falsosu olan birisi, başkasını rezil etmeye çalışmamalı. Önce kendinize bakacaksınız, kendi kusurlarınızı göreceksiniz. Sonra başkalarında kusur aramaya başlayacaksınız. Normali budur.

73- Yalansız bir hayat düşünülemez. Beyaz, pembe, gri yalanlar her yerdedir. Başkalarının kötülüğü için de yalan söyleriz, iyiliği için de. Gerçek çoğu zaman acıtır zira. Acıyı hafifletmek için yalana başvururuz. Bazen de acıyı körüklemek için.

74- Çıraklığında çalışmadığın bir işte ustalaşamazsın. Önce azar işiteceksin, sille yiyeceksin, göğüs gereceksin. Sonra bu mücadelenin bedelini göreceksin. Hayatını ne zorluklarla kazandığını bileceksin. Ama bu zorluklarla kazandığın için herkes senin geçtiğin yerlerden geçsin istemeyeceksin. Bencil olmayacaksın, iyi niyetli olacaksın, bilge olacaksın.

75- Paylaşmak mutluluğu çoğaltır. Paylaş sadece derdini değil, sevinçlerini, ekmeğini, suyunu. Paylaş ki sofrana, hayatına bereket gelsin. Paylaş ki herkes paylaşsın. Bir kişi değişirse belki de dünya değişecektir.

76- Günebakanlar güneşe sevdalıdır. Her zaman aydınlığı seçmen gerekiyor. Karanlığa her daim kibrit çakmalısın. Işıkta hayat vardır, bilimde ve akılda gelecek vardır.

77- Evini ve mantığını sağlam inşa etmen lazım. Hep hafif rüzgârlar esecek değil ya, bazen fırtınalar da kopacak. Aileni ve kendini muhafaza etmelisin, akıl sağlığını en iyi şekilde koruyup kollamalısın.

78- Devir Bolu beylerinin devridir. Her zaman bir Köroğlu çıkmayacaktır. O yüzden bir tek kahraman gelir bizi kurtarır diye düşünme. Birlik olup onların saltanatlarını yıkmaya çalışın. Saltanatlarını yıkamasanız bile denemekten vazgeçmeyin. Tarihin yeniden yazılacağı günler de olacaktır sonunda.

79- Bazıları insanları manipüle etmeyi sever. Hatta bunu meslek edinmiştir. Dezenformasyondan başka işleri yoktur. Halkı kışkırtanların ve soysuzların oyununa, çıkarmak istedikleri galeyanlara hiçbir zaman gelmemeliyiz.

80- Bugünlerde ekmek aslanın midesindedir. Ekmek mücadelesi veren emeğini harcayan insanları hor görmeyin. Küçümsemeyin, herkes ağzında altın kaşıkla dünyaya gelmiyor. Sizin sınavınız varlıksa, onların sınavı da yokluktur.

81- Derin sulara açılmak için acele etmemelisiniz. Ne kadar yüzmeyi bilseniz de, akıntıyla sürüklenmemek için hazırlık yapmanız gerekiyor sığ sularda. Yeterince öğrenmek lazım, yeteneğinizin altında bir bilgi birikimi yoksa bir yerde tökezlersiniz.

82- Dünyaya gelişimiz bir tesadüf müdür, değil midir kimse kesin bir şey söyleyemez. Ama 200 milyon spermden çeperi aşan şanslı sperm olarak biz geldik bu dünyaya. Bu kadar tesadüf olabilir mi? Aslında ne kadar da değerli bir hayattır bizimkisi.

83- Seçimler hep zorlu olacaktır. Bir şeyi, bir kişiyi tercih ettiğinde diğerinden vazgeçmek zorunda kalacaksındır. O yüzden iyice düşünmelisin seçimlerinde. İkinci şans diye bir durum yoktur buralarda.

84- Bazen sular bulanık akar. Bazen ekine haşerat dadanır. Çekip gidesin gelir de hep bir şeyler tutar ya seni hani. Ne olursa olsun ülkemizi, milletimizi sevmeli, ona sahip çıkmalıyız. Büyük önderin söylediği gibi “Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır.”

85- Hep güzel kalacaklarını sandılar. Hep çirkin kalacaklarını sandılar. Oysa güzellikten çirkinliğe giden bir yol vardır. Çirkinlikten de güzelliğe giden bir yol vardır. An gelir her şey değişir. İyi ya da kötü ne olursa olsun. “Bu da geçer ya hu.”

86- Coğrafya kaderdir denilen bir söz vardır ya hani. Bu laf hiç de doğru değildir. Çünkü her coğrafyada insanlar stabil yaşamazlar. Dünya savaşları çıkar, kıtlıklar çıkar, hastalıklar çıkar. O mutlu sandığınız coğrafyalar da kirlenip, acıyla dolar. Değişmeyen tek şey değişimdir. Kötü bildiğimiz coğrafyalar düzeltilebilirken, iyi sandığımız coğrafyalar kötüleşebilir.

87- Çocukluğunu yaşayamayanlar var. Çocuk olup da çocuk gözüyle bakılmayan, kirli gözlerle süzülen saf ruhlar var. Bizi insanlıktan çıkaran yegâne şey ilkel, vahşi hazlarımız. Vahşi hazlarını çocuklar üzerinde gerçekleştirenler, en nefret edilesi, en iğrenilesi mahlûklardır.

88- Deliliği dâhilikten ne ayırır bilir misiniz? Deliler sonuçlarına bakmadan, bilmeden uygular hareketlerini. Düşündüğünü hemen uygular. Dâhiler ise düşündüğünü eyleme geçirmeden önce sonuçlarını da hesaplar. Düşündüğünü analiz eder öyle uygular. Günümüzde bu kadar kaosun çıkmasının sebeplerinden biri de düşündüğümüzü hemen uygulamamızdır.

89- Bazı şeyleri bilmek gerek. Bilmeden o işe girişmemek gerek. Balkabağını meyve bıçağıyla doğrayamazsınız. Her şeyin bir yöntemi var.

90- Unutmak herkese bahşedilen bir lütuf değildir. Hatırlamak da herkese bahşedilen bir lanet değildir. Bazı şeyleri unutmamız onu çözdüğümüzden, unutmamamız ise çözemediğimizdendir. İşinizi çözmeden bırakmayın.

91- Kendinden mesulsün bunu unutma. Senin başkasının hayatını kontrol etmene ihtiyaç da yok, lüzum da. Aklı erene, eli ekmek tutana kadar yavrunu destekle. Gerisini o halletsin. Hastalık, sakatlık gibi durumlardan bahsetmiyorum. Ortada bir sorun yoksa kimsenin hayatına müdahale etmemelisin.

92- Rüzgâr küçük bir ateşi söndürür, Büyük yangınları ise etrafa yayar. Yani duruma göre hareket etmelisin. Neyi savunduğuna dikkat et. Ne küçük umutları söndür, ne de büyük nefretleri harla.

93- Kimin dost olup kimin olmadığını anlamak mı istiyorsun? Yöntem basit, mutluluğunla kim mutlu oluyorsa, hüznünle kim ağlıyorsa dost odur. Hakiki dostluk çok rastlanılabilir bir durum değildir. Bunu da unutma.

94- Nankörlükten bahsedelim. Nankörlük ve vefasızlık en iğrenç davranışlardandır. Size zor durumunuzda el veren birine durumunuz düzeldiğinde sırtınızı dönmeyin. Görüşemiyorsanız en azından arayın, halini hatırını sorun. Size el veren insanı geçmişe gömmeyin.

95- İyilik ve kötülük bakış açısına tabidir. Hitler ve ona inananlar yaptıkları soykırımların dünyaya iyilik olacağını düşünmüşlerdi. İyi davrandığını düşünüp normal sayan biri başkasına kötü gözükebilir. Bazıları hayvanlara eziyet etmeyi iyi bir halt sanırken. Bazıları tutumlu davranmayı kötü bir şey sanabilir.

96- Güneş nereden doğuyorsa, doğu o yöndedir. Batıdan doğsaydı orası doğu olacaktı. Doğudan batsaydı batı orası olacaktı. Bazı gerçekler nettir, hiçbir zaman sorgulanamaz.

97- İnsanın ne olduğunu sahip olduğu şartlar belirler. Karakter yoksunu birine mal, şöhret, unvan verildiğinde ne kadar üzerine uymayacağını ve kötü kullanacağını görürüz. Bazı çiçekler bazı topraklarda asla filizlenmez ve filizlenmemelidir de.

98- Doygunluk çok önemli bir meseledir. Gözünü doyurmayı öğrenmelisin. Her şeye sahip olan aslında hiçbir şeye sahip değildir.

99- Haklıyken haksız duruma düşmeyi çok iyi başaranlar var. Hakkımızı aramayı bilmiyoruz bazen. Zorbalık ve şiddet hiçbir şeyi halletmez. Zorla güzellik olmaz diye boşuna söylememişler.

100- Ne durumda olursanız olun, en azından tebessüm etmeyi öğrenin. Somurtkanlık ve kızgınlık gibi durumlar yüzümüze daha fazla zarar veriyor. Kızgın ve depresif insanlar olduklarından daha yaşlı gözükürken, güler yüzlü insanlar her daim yaşından genç gösteriyor.

101- Aklında biri takılı kalmışsa, başka birisinin vaktini çalma. Kendini kandırma. Çivi çiviyi sökmez, pense söker. İçindeki paslı çiviyi çıkart ve öyle yeni bir sayfaya başla.

102- Olanla ve ölüme çare yoktur. Geçmişe gidip onu değiştiremeyiz. Onlar yaşanmalıydı ve yaşandı. Şimdiyi yaşayıp, yarınını düşünmelisin. Pişmanlık duymak; gülden ziyade dikenine odaklanmaktır.

103- Amacını sorgula, amacına ulaştığında ne yapacağını sorgula. Amaca ulaşmak için tüm gücünü kullanıp, ulaştıktan sonra tükenenler yok mu sanıyorsun?

104- Terazinin dengede durması önemlidir. Ağır yükler yükleme kendine, balonun yükselmesi için ağırlıkları atman gerekiyor. Haddinden fazla yük erkenden vazgeçirecektir seni bu sonsuz yollardan.

105- Her zaman seveceğimiz bir işi yapmayacağız. Her zaman sevildiğimiz bir ortamda bulunmayacağız. Durumu idare etmeyi öğrenmeliyiz. Canımızı sıkan her şeyi dışarıya belli etmemeliyiz. Çünkü bunu sana karşı kullanacak olanlar da bir hayli fazladır.

106- Bir sebep bulmalıyız her seferinde. En kötü vaziyetten bir zerre de olsa iyi bir çıkarım yapabilmeliyiz. Sözlüğümüze yeni sözcükler katmalıyız. Davranışlarımıza yeni hareketler eklemeliyiz. Her günden yeni bir tecrübe kazanmalıyız.

107- Önyargılarımızı kıramıyorsak, azaltmalıyız. Önyargıların sebebi ile ne güzel dostluklar ve arkadaşlıklar başlamadan bitebiliyor. Önyargılarınızı azaltın, sigara misali kötü bir bağımlılıktır.

108- Diyalog kurun, diyalog kurmak zihninizi taze tutmanıza ve akıcı konuşmanıza yardımcı olur. Çenenizin düşeceği boyutlarda değil de yeterince konuşmak bünyenize iyi gelecektir.

109- Her güzel söze kanmayın, her eleştiriye de kapılarınızı kapatmayın. Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla örtülüdür. Oysa haklı bir eleştiri sizi oldukça geliştirebilir. Hayatınıza artı puan yazdırabilir.

110- Heves iyi bir şeydir. Hevesiniz her zaman olmalıdır. Ama hevesiniz aşırı hırsa dönüşmemelidir. Voltaire’nin dediği gibi “Hırs bir teknenin yelkenini şişiren rüzgâra benzer. Fazlası tekneyi batırır, azı da olduğu yerde saydırır.”

111- Zalime hiçbir zaman avuç açmayın. Zalimlere özenip onlardan olmayın. İnsanlara kötü etki edecek durumlara kendinizi sokmayın. Kul hakkına girmeyin, yetimin lokmasını yemeyin. Yoksa bir yerden acısı mutlaka çıkıyor.

112- İnsan olun, insanlıktan vazgeçmeyin. En önemlisi de budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.