Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

24.05.2021

Hezeyanlar..


Daha mutlu sabahlarım olmuştu, daha mutlu akşamlarım ve gecelerim. Son zamanlarda kurşun gibi ağır ruhum ve bedenim. Zorluyorum kendimi ama olmuyor işte. Yorgunum ve kırılganım. Özümseyemiyorum hiçbir şeyi. Dilini bilmediğim bir ülkede uyanmış gibiyim. Kimse de yardım edemez bana. Üzerime biraz iyi niyet atın, biraz tebessüm atın. Ben de bir ucundan tutayım hayat ağırlığının. Yer açın bana, yol gösterin bana..

Anlık bunalımlardan biri değil bu. 30 yılın biriktirdiği bir kasvet, bir çamur. Bir yerini buldu ve oradan pörtledi. Biraz cesaretim vardı, çoğu azaldı, bir çeyrekten de az kaldı. Daha ne kadar taşır beni bu başım bilmiyorum. Yolu tamamlayamayacağım gibi görünüyor. Zaten herkes yarım kalmıştır bu dünyada. Kim başarmıştır ki? Bir gün evden çıkarsın, öbür gün gazetede ölüm ilanını okurlar. Bu işler böyledir, plansız olmak gerekiyor..

İyi insanlara rastlamak için önce iyi bir insan olmak lazım. Yoksa beni de hatırlarlardı. İyi bir insan olsaydım şayet, kötü günlerimi aralayacak arkadaşlarım yanımda olurdu. Pişmanım elbette yarıyı geçmişim ve doğum günlerim en yalnız günlerim oluyor. Diğer günler de oluyor da en çok koyan bu oluyor. Dünya materyalist duygulara yer yok. Çıkarlar dünyası, parası olanın düdüğü çaldığı bir dünya. Çocuklar bile artık parasız mutlu olamıyor. Hatırlıyorum da hiçbir şey olmasa bile gazoz kapaklarını kaldırımda sektirmeye çalışırdık biz çocukluğumuzda. Lükse alıştırmışlar insanları. Bir odada ısınıp televizyon izleyip, muhabbet eden o aileler kalmadı. Soğuk odalarda tonluk yorganları üzerlerine örtüp uyuyan insanlar da kalmadı. Öldük gittik. El fatiha..

Zamandan kaçabilmek isterdim. Gerçi kim istemezdi ki. Sürekli çocuk kalmak, akşam ezanına kadar top oynamak. Acıkınca bir erik ağacına, bir kiraz ağacına çıkıp meyve toplayıp yemek. Başka ne isteyebilirsin ki. Bir erkek çocuğu bunları ister, bilgisayarım olmasın, telefonum olmasın. Hiç aramazdım bunları inanın. O zamanlar mutlu olmanın formülü basitti..

Ruhum bırak beni gideyim diyor, vücudum izin vermiyor. İflah olmaz bir günahkar olsam da, ölmek kurtuluş gibi geliyor. Halbuki gelmemesi lazım, kötülerin nereye gittiğini bildiğimize göre. Hiç ölmek istememem lazım di mi? Belki cehennem sonsuz değildir, belki bir nokta da yana yana tertemiz biri olurum. Buna inanmak istiyorum ama doğru değil. Sonsuza hapsolmuş ben ve benim gibiler. 

Ne biçim bir yer burası. What is the matriks ulan?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.