Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

5.06.2024

Orhan Veli'yi Anlamak..


Orhan Veli’yi anlatmak benim haddime midir ki. Ama birkaç kelam etmek gerekiyor. Üstat nasıl 36 yıllık bir ömürde ülkeye kocaman bir imza bırakabilmiş hiç düşündünüz mü? Düşünelim öyleyse, onu diğerlerinden ayıran özelliği neydi? Nasıl Türk şiirine damga vurabildi?

Orhan Veli halkı biliyordu. Çünkü balolarda, resepsiyonlarda frakla salınmıyordu. Tozlu kaldırımlarda, eski esvaplarıyla turluyordu. Vatandaşı görüyordu, onlar gibi konuşuyordu, estetik aramıyordu. İçinden geleni en yalın haliyle yazıyordu. Şiiri okuyan anlayacak arkadaş! Ben anlayacağım, sen anlayacaksın, pazardaki Halime teyze, pide kuyruğundaki Yakup amca anlayacak. Eğip bükmeyeceksin yazdıklarını. Anlaşılmaz değil duru olacak yazdıkların. İşte en büyük özelliği buydu. Doğal manzarayı çizip herkese şifresiz yayınlıyordu üstat. Bunu en güzel o başarmıştı o zamana kadar.

Garip dediler, ama esas oydu. Yapay, gösterişli ve makyajlı şiirlerden daha çok kafiyesiz, kuralsız şiirler doğal değil miydi zaten. Sanat sanat için miydi, yoksa toplum için mi? Sanatı toplum mu anlamalıydı, yoksa sadece sanatçılar mı anlamalıydı? Orhan Veli şiirlerini ayrıştırmadan, anlamda bütünlüğü koruyarak herkese aktarabildiği için üstat idi.

“Bir yer var biliyorum, 
Her şeyi söylemek mümkün. 
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum 
Anlatamıyorum...”

Bu dizeleri kimler yaşamamıştır ki? Kimler tanımlayamadığı, açıklayamadığı, izah edemediği durumlarda bulmamıştır kendini. Orhan Veli ve arkadaşları gibi dersi kırıp bir yerlere giden hiç olmamış mıdır? Yani o bizim yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz her şeyi bize yazmıştır. Boğaza bakıp iç geçirmiştir, kim İstanbul’u dinlememiştir ki onun gibi.



“Ölünce biz de iyi adam oluruz...”

Bu mısra kadar sert bir gerçek yazılabilir mi? Ölene kadar herkesin herkese çektirdiğini sonra onları badem gözlü, sırma saçlı yaptığını kim böyle ifade edebilir? Gerçek değil midir bu?

Memlekette ölünce herkes iyi insan oluyor. Oysa yaşarken kıymetin bilinmiyor. Bu genellikle böyle değil miydi?

“Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.”


Bu satırları okuyunca aklınıza ne geliyorsa işte o. Klasikleşmiş ve hala güncel değil mi? Esirlik ve kula kulluk bedava değil mi? İnsan hayatı bedava değil mi? İş cinayetleri, incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle cinayet işlenmesi vs. 80 yıl önce doğru teşhisi koymamış mı?

Bazı insanlar özeldir bu dünyada. Bir yetenekle dünyaya gelirler, hayatlara dokunurlar. Orhan Veli dünya çapında bir şairimiz değil belki ama ülkemizde bambaşka boyutlarda seviyoruz onu.

Kendi açımdan yorumlayacak olursam birinci yeni akımını Türk şiirinin tepe noktası olarak görüyorum. İkinci yeni akım şairlerini hiçbir zaman bu denli sevemedim. Çok süslü, üstü kapalı bir tarzları vardır. Bir başka sebebi de sürekli aşk, sevda, ayrılık temalı şiirler oluşturmuşlardır. Dışarıda hayat var be arkadaş. Her şey aşk mı, halk ne yapsın aşkı? Bu yüzden romantiklerin taptığı ikinci yeni akımını değil de bu garip ve mükemmel akımı tercih ediyorum.

Orhan Veli’den bahsediyorduk. O genç yaşında hayata imza atanlardan. Dünyada Mozart klasik müziğe nasıl bir soluk getirdiyse Orhan Veli de ülkemizde Türk şiirine heyecan getirmiştir. Kaderin bir cilvesi olarak da ikisi de erken göçmüştür bu âlemden.

“Cep delik, cepken delik
Yen delik, kaftan delik
Don delik, mintan delik

Kevgir misin be kardeşlik.”


Bana gerçek hayatlardan bahsediniz. Hayallerde yaşayamıyorum. Bana masalsı aşklar, lüks hayatlar, rengârenk çiçekler lazım değil. Çünkü ben çocuk değilim ki. Dünya nüfusunun 4/5’i hayatta kalıyor, yaşamıyor ki. Bana kendime benzeyen şeyler lazım. Ya tek başınasındır, ya da yanında birileri olduğu halde yalnızsındır. Hayat acı bir sudur çoğu zaman. Susuzluğunu giderirsin ama içmekten zevk almazsın. Ölmemek için içersin, yaşamak için değil. Üstat bu durumu şu kısa satırlarında nasıl anlatmış bir bakın.

“Bilmezler yalnız yaşamayanlar
Nasıl korku verir sessizlik insana
İnsan nasıl konuşur kendisiyle
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret
Bilmezler.”


Bilmezler üstadım, öğrenmek de istemezler. Senden bize o güzel yalın şiirlerin kaldı. Her gece senin şiirlerinle zihni temizleyip öyle uyumak lazım. Belki rüyalarımızda rakı şişesinde balık oluruz.

Ziyade olsun..

1 yorum:


  1. “Ölünce biz de iyi adam oluruz...”

    Öyle hayatın içinde öylesine doğal ve içten böylesi insanlar bir daha gelip geçer mi evrenden diye düşündüm.
    Saygıyla ve rahmetle anıp bizleri serbest şiirlere ve siz gibi güzel şairlere önderlik ettiği için minnettarım...
    Kaleminize sağlık Bay Noumena...

    YanıtlaSil

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.