Sizi düşünüyorum arkadaşlar. O kadar çok düşünüyorum ki yürüyemiyorum yolda. Yaptıklarımı ve elde ettiklerimi kıyasladığımda nasıl batmadığıma şaşırıyorum. İflastan iflasa koştuğum halde nasıl yaşıyorum? Tertemiz delirip, ortadan kaybolabilsem ya.
Bu rengarenk sirkten bunaldım. Herkese iyi geliyor diye yalan söylemekten bıktım. Duymak istediklerini söylüyorum ama bunlar söylemek istediklerim değil. Sanırım 35 yaş sendromu beni vurdu. Her şeyi olup da havadan nem kapanlardan iğreniyorum. Al işte bu yazıyı küçük soğuk kulübemden 12 saatlik gece vardiyam sırasında yazıyorum. O kadar ponçiksiniz ki, o kadar pembe g.tlüsünüz ki. Tırnağınızın kırılması bütün gününüzü mahvedebiliyor. Ama dışarıda kıyamet garibanların üzerinde kopuyor. Zalimin kırbacı yoksulun sırtında şaklıyor.
O kadar eminim ki kendi isteğimle gazlayıp gideceğimden. O kadar biliyorum ki kendimi. Bir gün bütün hatlar kopacak, bir gün sırt çantam taşla dolacak, Sarayburnu’na gitmesem de Caddebostan sahiline giderim herhalde.
Kafamda filler tepişiyor. Bir rahat bıraksanız beni, bir gün düşünmesem, bir gün bilmesem ve bir gün bu lanet insanlığı görmesem. Keşke Araf’ın ortasında her şeye milyonlarca kilometre uzak olsam. Ya da yok olsam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.