Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

2.01.2025

Ne Güzel İstanbul(!)


Hani Rus romanlarında olur ya, yırtık dökük bir paltoyu tamir ettirmek istersin. Tamirlik bir hali olmadığı halde terzi yamasın bir şey yapsın da bu kışı da geçirebileyim dersin. İşte olanaksızlık budur. Cebinde parası olan adam yırtık, sökük, dağılmış bir giysisini neden tamir ettirsin? Çöpe atar yenisini alır değil mi? Ama olanaksızlık olunca cebinde sadece 50 lira kaldıysa ay sonunda o dökük paltoyu, sökük pantolonu tamir ettirmekten başka şansın var mı?

Çünkü halk tabanı yoksullukla boğuşmaktadır, azınlık zenginlerinin aksine. Yoksullukla boğuşan halkın babaları, anaları, çoluk çocuklar maaşlarını bütünüyle hesaplarında göremez bile. Otomatik ödemeden borçlar düşer, kira neredeyse tümüyle vantuzlar. Kalan parayla da aybaşından diğer aybaşını iple çekmeye başlarsın. Ama gelmez işte, aç yatarsın ve tok olduğun rüyalar görürsün.

Renkli televizyon 80’lerde gelmiş ülkeye ancak hayat hala siyah beyaz. Yıkanmaktan rengi solmuş elbiseler giyen bir kesim var. Kim bilir kaç nesil giydi o elbiseleri ve hala giymekte. Diğer kesimin kırkayak gibi onlarca çift ayakkabısı var hatta bazılarını unutmuş bile kutusunda. Gardıropları çocuk odası büyüklüğünde bir uçtan bir uca. Günlük, gecelik, spor, klasik, abiye dizilmiş boydan boya. Ne güzel İstanbul değil mi? İstanbul aslında her gün 50 bin TL ezebilsen güzel bir şehirdir. Gezilecek çok yeri vardır, Michelin yıldızlı restoranları vardır. Boğaza karşı iki tek attığında her şeyi unutabilirsin. Evet kimse şikâyet etmemeli, İstanbul parayı ezebilenlerin memleketi. Bu gerçeği kabullenmeyenler Ankara asfaltından basıp gitmeli, yayan halde.

Pahalılık ve geçim zorluğunu bir tarafa koyarsak güvensizlik gibi bir sorun da var. Millet babasına, eşine, çocuğuna güvenemiyor. Sevgililer birbirlerini aldatıp duruyor. Gündüz kuşağı programlarına rast geldiyseniz, kimin eli kimin cebinde tahmin edemiyorsunuz. Herkes fırsatların peşinde. Bir fırsat gelse en iyisine giderim, en iyisini alırım benden kıymetli mi düşüncesinde. Bunun sonucunda deliren insanlar görüyoruz. Cinnet getirip eşini, dostunu, kaynını, akrabasını doğrayanlar işitiyoruz.

Öyle bir dünya olmuş ki zincirler boşalmış tamamen. Herkes pastanın kremasını yemenin derdine düşmüş. Bal tutan parmaklarını yalamış, dünyalığını yapmış. Bir sorum olacak, yoksul halkı neden hayatında hiç dert görmemiş insanlar temsil ediyorlar? Garibanın parası olmadığı için askere yolladığı oğlu tabutla evinin önüne getirildiğinde, neden onları temsil eden kimseler timsah gözyaşı döküyorlar cenazelerinde? Makama gelen kimseler geldikleri yerleri neden unutuyorlar? Eminim ki bir yoksula piyango vursa kişiliği birdenbire değişip geldiği yeri unutacaktır. İşte insan köprüyü geçene kadar herkese dayı der, ama geçtikten sonra ayı diye ezikler.

Karakterimiz helva gibi dağılıyor bu yüzden insanız. Geldiğin, geçtiğin yolları, sevdiğin, gezdiğin arkadaşlarını imkan olunca birdenbire siliyor zihnin. Bizi temsil eden karar verici makamların yaptıkları işine gelmezse veryansın ediyorsun. Ama onu oraya sen seçiyorsun. Senin gönlünü eylese başkasını zedeleyecek oysa. Kimseye yaranamazsın, o yüzden herkese yaranmaya çalışmayacaksın. Düşmanların olacak ve bir taraf seçip yaşayacaksın. Kendini kanıtlamış insanları kritik makamlara getirip toplum yararına hizmet etmelerini sağlayacaksın. Yaşantısında ayak parmağını sehpa kenarına vurmamış insanları hayati yerlere getirmeyeceksin.

Eşitlik olacak, ayrımcılık değil. Bir tarafa yağdırıp bir tarafı çöle döndürmeyeceksin. Adalet zenginin küfesinin ağır basmadığı, yoksulun küfesinin hafif çekmediği bir düzende işleyecek. Zordur ama umutla bekleyeceğiz o günleri.

Kimsenin malı olmasın demiyorum ben, olsun tabi ki. Ama malı mülkü olmayanların en azından geçim sıkıntısı olmasın. Zengin daha zengin olacaksa, fakir daha fakir olacaksa, her koyun kendi bacağından asılacaksa insanlıktan çıktığımızın resmidir. Medeniyet böyle bir şey değil. Medeniyet her ırktan, cinsten, soydan kimselerin erişebildiği refah seviyesidir. Bir taraf çöpte ekmek arayıp, bir taraf karşı restoranda bonfile yiyorsa medeniyet bu değildir arkadaşlar. Bu sadece kokuşmuşluktur.

Ve biz ademoğulları bu kokuşmuşluğa layık değiliz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.