Dönmek mümkün mü artık?
Ne sen aynı sen, ne ben aynı ben. Ben sana gelsem, sen bana dönsen dünyalar kadar farklıyız artık. En yabancı birinden daha yabancısın bana, yabancıyım sana. O yıllara dönebilmek mesele. O toylukta, o saflıkta buluşabilmek. İlk kez hissettiğimiz duyguları yeniden yaşayabilmek. Sen başka bir tarafa bakarken bütün mimiklerini izleyebilmek mesele. İnsan 25’inde ölür 75’inde gömülür demiş ya Tarkovski. Benim ölümümün üzerinden 10 sene geçmiş. Hep o ana dönme istemiyle öldüm ben. Nietzche gibi halüsinasyonlar içinde öldüm. Olmaz ya hani Tanrı cennetinde yer verse sadece o anda kalabilmek isterdim..
Bir kıvılcım yakalamışsanız bırakın yangına dönüşsün. Sevdiğinize sudan sebeplerle sırt dönmeyin, onu küstürmeyin, onu soğutmayın. Her zaman aşkınızı muhafaza edin ve hep ateşi harlayın. Zor zamanları birlikte atlatın. Dünyayı tek başınıza sırtlamaya çalışmayın. “Dönsen bile bulamazsın beni bende” Pişmanlıklar sizi ağacı kemiren kurt misali yaşlandıracaktır. Kırılan cam bardağı kırılmadan önceki haline getiremezsiniz. O yüzden bilinçli olun, birbirinize iyi gelmeye çalışın. Kimse kalmasa da etrafınızda sırt verebileceğiniz tek kişinin o olduğunu hissettirin birbirinize. Hayat yalnızlara o kadar ağır geliyor ki. Yıllarınızı inat ederek, ego içinde tüketmeyin..
Bir daha sevebilmek o kadar zordur ki. Çünkü ilk sevdiğinizi arıyorsunuz karşınızda ve ilk sevdiğinizin benzeri yok. “Sen gidersen sana benzeyenler var.” Ona benzerler ama o olamazlar işte. Bu sınırlı hayatta neden bu kadar kolay yıkıyoruz yaptıklarımızı bilmiyorum. 20 katlı bir bina dikiyorsun yıllarca uğraşıp, bir patlayıcıyla saniyeler içinde yıkılıp gidiyor. Zor kazandığını neden bu kadar kolay harcar insan? Çünkü bir daha bulacağını düşünür. Daha yolun başında olduğunu sanır. Oysa 3 günlük dünyada bir dakika sonran bile garanti değildir. Uzun vadeli planlar yaparsın da asla yetişemezsin. Sahip olduklarınızın değerini bilin. Sahip olamadıklarınıza öykünmeyin. Herkesin nasibi birbirine benzemez.
Önceleri ağlıyorsunuz, sonra kanıksıyorsunuz ama hala dokundukça sızlıyor. Ağlayamıyorsunuz da dalıp gidiyorsunuz. Ufuklara dalıyor gözleriniz. Dönsen bile bulamazsın beni bende. Çünkü değiştim, yaşlandım, hislerimin hepsi öldü. Araya yıllar değil yaşanmamışlıklar girdi. Çöktüm, iki ileri bir geri yürüyorum. Sevinçlerim aynı mı? Dertlerim arttı mı? Neyin kavgasını veriyorum? İşte bunları düşünüp art arda sigaralar yakıyorsun. Hiçbir şey değişmese bile düşünceler değişti. Kimse seni güldüremiyor, yediğin yemekten tat alamıyorsun. Gezmiyorsun, hayattasın ama yaşamıyorsun..
Tutun bırakmayın, sözler verin ve tutun. Hayata birlikte meydan okuyun..
Ne sen aynı sen, ne ben aynı ben. Ben sana gelsem, sen bana dönsen dünyalar kadar farklıyız artık. En yabancı birinden daha yabancısın bana, yabancıyım sana. O yıllara dönebilmek mesele. O toylukta, o saflıkta buluşabilmek. İlk kez hissettiğimiz duyguları yeniden yaşayabilmek. Sen başka bir tarafa bakarken bütün mimiklerini izleyebilmek mesele. İnsan 25’inde ölür 75’inde gömülür demiş ya Tarkovski. Benim ölümümün üzerinden 10 sene geçmiş. Hep o ana dönme istemiyle öldüm ben. Nietzche gibi halüsinasyonlar içinde öldüm. Olmaz ya hani Tanrı cennetinde yer verse sadece o anda kalabilmek isterdim..
Bir kıvılcım yakalamışsanız bırakın yangına dönüşsün. Sevdiğinize sudan sebeplerle sırt dönmeyin, onu küstürmeyin, onu soğutmayın. Her zaman aşkınızı muhafaza edin ve hep ateşi harlayın. Zor zamanları birlikte atlatın. Dünyayı tek başınıza sırtlamaya çalışmayın. “Dönsen bile bulamazsın beni bende” Pişmanlıklar sizi ağacı kemiren kurt misali yaşlandıracaktır. Kırılan cam bardağı kırılmadan önceki haline getiremezsiniz. O yüzden bilinçli olun, birbirinize iyi gelmeye çalışın. Kimse kalmasa da etrafınızda sırt verebileceğiniz tek kişinin o olduğunu hissettirin birbirinize. Hayat yalnızlara o kadar ağır geliyor ki. Yıllarınızı inat ederek, ego içinde tüketmeyin..
Bir daha sevebilmek o kadar zordur ki. Çünkü ilk sevdiğinizi arıyorsunuz karşınızda ve ilk sevdiğinizin benzeri yok. “Sen gidersen sana benzeyenler var.” Ona benzerler ama o olamazlar işte. Bu sınırlı hayatta neden bu kadar kolay yıkıyoruz yaptıklarımızı bilmiyorum. 20 katlı bir bina dikiyorsun yıllarca uğraşıp, bir patlayıcıyla saniyeler içinde yıkılıp gidiyor. Zor kazandığını neden bu kadar kolay harcar insan? Çünkü bir daha bulacağını düşünür. Daha yolun başında olduğunu sanır. Oysa 3 günlük dünyada bir dakika sonran bile garanti değildir. Uzun vadeli planlar yaparsın da asla yetişemezsin. Sahip olduklarınızın değerini bilin. Sahip olamadıklarınıza öykünmeyin. Herkesin nasibi birbirine benzemez.
Önceleri ağlıyorsunuz, sonra kanıksıyorsunuz ama hala dokundukça sızlıyor. Ağlayamıyorsunuz da dalıp gidiyorsunuz. Ufuklara dalıyor gözleriniz. Dönsen bile bulamazsın beni bende. Çünkü değiştim, yaşlandım, hislerimin hepsi öldü. Araya yıllar değil yaşanmamışlıklar girdi. Çöktüm, iki ileri bir geri yürüyorum. Sevinçlerim aynı mı? Dertlerim arttı mı? Neyin kavgasını veriyorum? İşte bunları düşünüp art arda sigaralar yakıyorsun. Hiçbir şey değişmese bile düşünceler değişti. Kimse seni güldüremiyor, yediğin yemekten tat alamıyorsun. Gezmiyorsun, hayattasın ama yaşamıyorsun..
Tutun bırakmayın, sözler verin ve tutun. Hayata birlikte meydan okuyun..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.