Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

6.11.2022

Baba Haydar..



1978 yılının Mayıs ayını hiç unutmuyorum...

Babam polis memuruydu. Mahallemizin karakolunun "Baba Haydar" lakaplı komiseriydi. Herkes tarafından sevgi ve saygı duyulan bir kişilikti. Küçükken çok girip çıkmışımdır karakola, içindeki ranzalarda kısa süreli uyuklamalarım olmuştur. Şu an fark ediyorum ki babam bir süper kahramanmış o zamanlar. Çünkü gerek yaptığı iş, gerekse o memur maaşıyla kendi dışında 6 boğazı doyurması ve evi döndürmesi inanılmaz geliyor. Ben en büyük oğluydum.

Babam 34 senelik vazifesinden sonra emekli oldu. Tek amacı emeklilik ikramiyesiyle eşine ve çocuklarına büyük bir ev almaktı. Sonra tadını çıkarabilirdi belki hayatın. O zamanlar 13 bin küsür liraya güzel bir ev alınabiliyordu. Fakat bir durum oldu. Babamın bir arkadaşı paraya sıkıştı ve babamdan borç para istedi. 5 ay sonra da o emekli oluyordu. Bu durumu bilen babam emekli ikramiyesinin büyük bir kısmını borç olarak verdi ona. Fakat aylar geçmişti, para geri gelmiyordu. Salonun kapısını her açışımda ortalık görünmüyordu sigara dumanından. İçine dert olmuştu, çocuklarına almak istediği evi alamamıştı. Gururu incinmişti. Bakışlarını bir noktaya devirip donakalıyordu, belki saatlerce..

Babamı muayeneye götürmeye karar verdim. İlaçlar kâr etmedi. Sonunda Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gittik. Doktor Kriton beye durumu anlattım. Kriton bey "Oğlum hastane ağzına kadar dolu, yatak yok, babanı yatıramam" dedi. Ben de babamı aldım, gözlerim nemli girdim koluna. Daha hastaneden çıkmamıştık ki arkamızdan Kriton bey seslendi. Dönüp baktım...

Bir yatak mutlaka ayıracağım, bir hafta sonra babandaki değişime inanamayacaksın dedi. Bu sözleri üzerine sarıldım ona. Gerçekten de bir hafta sonra babamı aldığımda çok neşeli ve sağlıklıydı. Bir müddet bu böyle gitti. Sonra birdenbire daha da kötüleşti. Ben o sıralar gazetede çalışıyordum. Bir sabah yazıhaneye gittiğimde arkadaşlarım geldi yanıma. "Yusuf, bu sabah bir ceset vurdu kıyıya, emekli bir polismiş" dediler. O an hissettim babamın öldüğünü. Teşhise gittiğimde sadece kesinleşmişti...

O günün önceki günü babam beni ziyarete gelmiş öğrendiğime göre. Beni bulamamış, belki orada olsaydım bunlar olmayacaktı diye düşünürüm hâlâ. Sonra Sarayburnu'na gidip kendini atmış denize. Kendini attığı yerde onlarca Birinci izmariti bulunmuş. Kim bilir neler düşündü de yaktı ardı ardına sigaraları...

Babam inançlı bir insandı. Zamanında içki içmiş, sonra tövbe etmiş bir daha içmemişti. İntiharın en büyük günahlardan biri olduğunu bilip, her zaman söylüyordu gazete haberlerinde karşılaştığında. Babamı defnettik. İmamla yalnız kaldığımda sordum bu durumu ona. İntiharın anlık bir boşluk olduğunu, o anki refleksle yapıldığını, dolayısıyla içimin rahat olması gerektiğini söyledi. Belki de beni üzmemek için böyle söyledi bilmiyorum.

Sadece bir şeyi biliyorum. Babam gerçekten iyi bir "adamdı"

2 yorum:

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.