Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

20.01.2025

Sona Girizgah Yazmak..


Nasıldır bilmem aklım karışık
Nedendir bu yarım kalmışlık
Büyüdüğümde edindiğim o lanetlerden mi
Oysa çocukken sıyrılan tabaklar var mazide
Çünkü inanmak var masallara
Melekler ağlatılmaz ya hani.

Madde buçuk, mana çeyrek buralarda
Paketin yarısı hava
Aşkın yarısı cıva
Ve insanlık etmez para

Gözlerini kaçırsan da çirkinlik bu.
Dünya çirkin ve yanılıyorsun
Hiçbir zaman kuğu olmayacak.

Beni ezip geçen ne varsa
Herkes ona ezilecek.
Kimi ona zaman diyecek
Kimi ecel.

Velhasıl bizim her şeyden önce
Vicdanımız yarımdır
Ruhumuz çolaktır
Ve sona girizgah yazılmaz bilirsin
Çünkü gereksiz bir virgülle yarım kalacaktır...



18.01.2025

Yeme Bizi Borges..


Eğer yeniden başlayabilsen yaşamaya.
Hiç hata yapmazdın Borges
Kusursuz olmaya çalışır, yüzükoyun yatardın
Suratsızın teki olurdun ne neşelisi
Her şeyi çok ciddi yapardın...

Çünkü hatalar bizi özgürleştirmez sadece yaralar. Kapanmayan soyuldukça kanayan yaralar. Hatanın ne demek olduğunu bilsen hata yapmaya utanırdın. Hataların seni yaşlandıran en önemli faktördür. Çünkü onları kotarmaya çalıştıkça ömrün eriyip gitmiştir. Kusursuz olamazsın ama kusurlarını minimize edebilirdin. Ne kadar az kusurlu olursan o kadar vicdanın rahat toz olurdun buralardan. Sahtekar, hain, düzenbaz insanlığa karşı neşeli olamazdın. Buzdan bakışlarla yargılardın onları Borges yeme bizi. Her işinde ciddi olurdun, rahat olamazdın. Zira o ciddiyetin seni alaylardan, eziklemelerden muaf tutardı. İnsanlar senin ciddiyetinden çekinir sana yanlış yapmaya kalkışmazlardı.

Hayalperestsin Borges. Dünyaya bir daha gelsen ilkinden de sıkıcı bir hayatın olurdu. Ama en azından buna benzer bir şiir yazmazdın. Belki 40’ında ölürdün bu sefer. Velhasıl gerçeği kavrayarak göçerdin buralardan. Romantikliğin lüzumu yok.

15.01.2025

Müebbet..


Biliyorum beni var etmeye yoksun.
Biliyorum olsaydın da yok olurdum
Çünkü geceler kül doluydu, gündüzler is.
Çünkü ne kadar beklediysem açılmadı sis.

Avuçlarım kararmış, gözlerim sararmış
Şakağıma hasretin buzdan namlusu dayanmış.
Yer üstünde olup da boğulmuş gibiyim
İnsanlığımdan müebbet kovulmuş gibiyim

Hayatım delik bir küfenin içinde sırtımda
Ahlar vahlar içinde her şey büsbütün aklımda
Yorulmuşum yolun yarısındayken
Tam da Mart’ın son haftasındayken...





12.01.2025

Sen Herkes Olma..


Hayatının sonuna kadar öğrenmek devam eder. Son nefesini verirken ölüm meleğinin neye benzediğini öğrenirsin mesela. Ama asıl mesele orta yaşta öğrendiklerindir. Bencilliğin, çıkarcılığın, manipülasyonun, yalancılığın ne iğrenç bir şey olduğunu öğrenmek mesele. Sağduyuyu kaç yaşında öğrendin ya da hala öğrenemedin mi? Tevazuyu ne zaman öğrendin ya da öğrenemedin mi? Mesele bunlar işte, topluma ve bireye saygı duyarak, çıkıntı olmayarak yaşamak. Bunları öğrenmeden ölürsen, boşa yaşamış oluyorsun. Ardından sayıp sövüyorlar, mezarına bir avuç toprak atmak dahi zul geliyor onlara. İşte böyle, sen herkes olma..

Onlardan farkın yanlışı doğruya tercih etmemen olacaktır. Hayvanlar bile başları sevildiğinde nasıl sırnaşıp daha da sevdirme çabasında oluyorsa. Sana iyilik edeni, sana kötülük edene kadar koru ve kolla. İyi niyetini ona emanet et, ihanet ederse geri al. Şu oyun tahtasında bir üfürüşlük nefesimiz var ya hani. Oyunu kurallarına uygun oyna. Kötülük vasiyetin olmasın. Şerefin, onurun, güzelliğin miras kalsın geriye. Hepimiz eninde sonunda unutulacağız ama hatırladığın kadarıyla iyi hatırlan. Sen herkes olma..

11.01.2025

Mükedder..


Evvelden bahsedecek kadar değilim geçkin
Şu an doğmuşum, şimdi yaşıyorum
Yaşıyorum demişken afaki
Sadece hayatta kalıyorum.

Büyük iddialarım yok, hayallerim de.
Kimseye bir şey vadetmiyorum.
Biçimsiz bir surette hep gölgede
Her şeyden geçtim, geçiyorum.

Var mıdır nedenim, yok mudur benliğim
Gönlüm bir taşmış aheste kırıyorum
Mükedder halimdir düşerken seyrettiğim
İğneden bir döşekte yatıyorum.

Mevsim bekler dal yeşermek için
Bir kara kışta ömür dolduruyorum
Çöl geçip de bir tatlı su için
Mayhoş bir zehir içtim, içiyorum..





7.01.2025

Yalnızlık..


I.

Söyle efendi, söyle
Yalnızlığın dibi var mı
Herkes birer birer kaçtı da benden
Tek sigaramın dumanı kaçmadı penceremden
Evimde hep bir kar sessizliği
Ve isli duvarlarımda yazdan kalma sinek cesetleri.
Koltuğumda kirli elbiseler.
Küllüğümde tepeleme izmaritler
Söyle efendi
Yalnızlığın dibi var mı?


II.

Yalnızlığın dibi, şişenin içi
Ve şişenin dibinden sekemedim
Çıkartamadım ondan cini
Dileyemedim istediğimi


III.

Ben onla yüzyıllık kavgalı
Ben onla derinden yazgılı
Onu hayırsız bir evlat misali
Atsam atamadım, satsam satamadım
Ve ona bu sığ sularda
Bir mayın misali asılı kaldım.


Döndürüyor..


İşte hayat
Döndürüyor bir kasnak misali
Ruhunu emip, sindiriyor.
Yalandan sevinçlerle kandırıyor.

Döndürüyor bir balerin gibi
Ve savaş meydanına fırlatıyor

İşte hayat dedikleri buymuş
Herkes bu çirkin nizama uymuş
Tertemiz gelmişsin de dünyaya.
Seni bir caniye döndürüyor.



5.01.2025

Ya Yoksun Ya Yok..


Karanlık lacivert mi, gri mi, mavi mi dinlemez
Gece gök de siyahtır, yer de, deniz de
Bazıları yok başlar da hiçe yol alır.
Bir an var olup, ömürlük kaybolur
Yoksuldur gölgesiz doğar
Yetimdir kokusuz.
Meydanlarda görünmez olur bir yığın insan.
Sadece gölgesizi görür gölgesizler
Sadece kokusuzu tanır kokusuzlar.
Sistemdir işler, sayaçtır akar
Hacının hacıyı Mekke’de
Velinin veliyi tekkede
Delinin deliyi dakkada bulduğu üzere
Herkes kendi standardına görünür
Ve milyon içinde milyarlar ezilip, yok olur
Bundan mütevellit özetlemek gerekirse
Ya yoksun ya yok'sun.
Hiç hatırlanmayan nasıl unutulsun...



3.01.2025

Pamuk İpliğinde..


Söylenecek o kadar şey var ama insan tutuluyor işte. Hepsi zihninde dönüp dursa da onları dile getirip toparlayamıyor. Kendi hayatımdan bir pamuk ipliği uzaktayım oysa. 35 yaşındayım ve hala geçinemiyorum, yaşıtlarımın evlenip çoluğa çocuğa karışıp, yazlıklar, yatlar, katlar alıp, yatırım yaptıkları halde ben bir bilgisayarı, 7 çift ayakkabısı, bir paltosu olan hayatı boyunca kiralarda sürünmüş bir adamım işte.

Benim elbette hatalarım var, okumaya devam etmem gerekirdi. Laylaylom dönemlerimin bu kadar uzun olmaması gerekirdi. Yazın dans edip, kışın sürünmek, Ağustos böceği ve karınca misali. Bir pamuk ipliği tutuyor. Ne kadar güçlüymüş ki bu zamanlara kadar getirdi beni. Koşuyorum ecelime..

Elbiseye konuşuyor insanlar, payeye değer biçiyor. Alt kademeden gördüyse onun gözünde bir hiç oluyorsun. Emretmeye bayılıyorlar, empati kurmayı bilmiyorlar. Sıçan kadar değerin olmuyor. Ama insanız işte dokunuyor, kalp demirden değil ki. Biliyorum milyonlar bunu taşıyor, derman kalmasa kafa tutuyor bu düzene. Ama onların yine tutundukları bir dal oluyor. Eş, aile, çocuk. Ben babam olmasa yapayalnız biri olduğumu biliyorum. Gerçekleri öğrendim artık. Kürkün yediğini de konuştuğunu da biliyorum.

2.01.2025

Ne Güzel İstanbul(!)


Hani Rus romanlarında olur ya, yırtık dökük bir paltoyu tamir ettirmek istersin. Tamirlik bir hali olmadığı halde terzi yamasın bir şey yapsın da bu kışı da geçirebileyim dersin. İşte olanaksızlık budur. Cebinde parası olan adam yırtık, sökük, dağılmış bir giysisini neden tamir ettirsin? Çöpe atar yenisini alır değil mi? Ama olanaksızlık olunca cebinde sadece 50 lira kaldıysa ay sonunda o dökük paltoyu, sökük pantolonu tamir ettirmekten başka şansın var mı?

Çünkü halk tabanı yoksullukla boğuşmaktadır, azınlık zenginlerinin aksine. Yoksullukla boğuşan halkın babaları, anaları, çoluk çocuklar maaşlarını bütünüyle hesaplarında göremez bile. Otomatik ödemeden borçlar düşer, kira neredeyse tümüyle vantuzlar. Kalan parayla da aybaşından diğer aybaşını iple çekmeye başlarsın. Ama gelmez işte, aç yatarsın ve tok olduğun rüyalar görürsün.

Renkli televizyon 80’lerde gelmiş ülkeye ancak hayat hala siyah beyaz. Yıkanmaktan rengi solmuş elbiseler giyen bir kesim var. Kim bilir kaç nesil giydi o elbiseleri ve hala giymekte. Diğer kesimin kırkayak gibi onlarca çift ayakkabısı var hatta bazılarını unutmuş bile kutusunda. Gardıropları çocuk odası büyüklüğünde bir uçtan bir uca. Günlük, gecelik, spor, klasik, abiye dizilmiş boydan boya. Ne güzel İstanbul değil mi? İstanbul aslında her gün 50 bin TL ezebilsen güzel bir şehirdir. Gezilecek çok yeri vardır, Michelin yıldızlı restoranları vardır. Boğaza karşı iki tek attığında her şeyi unutabilirsin. Evet kimse şikâyet etmemeli, İstanbul parayı ezebilenlerin memleketi. Bu gerçeği kabullenmeyenler Ankara asfaltından basıp gitmeli, yayan halde.

1.01.2025

Heves ve Nefes..


Akmaz da damlar hayat.
Dolu değil ama boş da değil
Sense,
Eski bir gazete gibi
Kenardan izlersin damlamasını.
Bir müddet izlersin
Sonra bardak çanak paketlemek için
Yırtarlar, buruştururlar.

Yeninin derdi eskimektir
Tazenin derdi bayatlamaktır
Yeni yeni kalmayacaktır zira
Taze de taze.
Ve hiçbir heves ne ilk günkü gibi
Ne de ömürlük olacaktır.

İçinde yaşanır farklı muharebeler
Öfken sakinliğinle, neşen üzüntünle
Doğallığın yapaylığınla kılıç çatar.
Dengesizliğin bundan.
Çünkü her gün farklı bir taraf kazanır.

Viraja hızlı girdiğini geç fark edersin
Bu hep böyledir.
Yaşadığını ise son nefesini aldığında.
Bu her zaman böyledir..