Bir buluşum mu var? Savaş kahramanlığım mı var? Dünya barışına katkım mı var? Bir hayat mı kurtardım? Bunların hiçbirine dahil değilim. Yiyip, içip, sıçarak hayatımı idame ettirdim. Burada hep dediğim gibi hayat adil değil. Ömrü daha uzun olsa neler gerçekleştirecek, belki tarihi değiştirecek insanlar erkenden göçüyorlar. Yaşamak istemeyene uzun ömür, yaşamak ve dünyayı değiştirmek isteyenlere kısa ömür bahşediliyor. Çözemiyorsun ve çözemeyeceksin.
İçki masalarında memleket kurtaranlar hep var olacak. Etek boyu götüne kadar olup bedenini teşhir edenler hep var olacak. Çocuklara tecavüz edenler, sapıklar, hırsızlar, kul hakkına girenler, sadakatsiz mahluklar hep var olacak. Dünyaya fayda sağlayacak beyinler hastalıktan ya da ani bir kriz sonrası artık olmayacak. Biz bir boka yaramayan çoğunluk sadece tüketip, hakkımızdan fazlasını alacağız dünyadan.
Biz toplumu yozlaştıran her şeyi izleyip, dinleyeceğiz. Reyting neredeyse oraya koşacağız. Damat kayınvalidesine, dayı yeğenine, dede torununa hallenecek ve biz izleyeceğiz. Onları izleye izleye zaten boktan olan karakterlerimiz daha da iğrençleşecek. 100 yaşına kadar yaşayıp leş varlığımızla temiz dimağları zehirleyeceğiz. Sokayım böyle düzene.
Var mı ardından bakakalanlar gidenlerin? Var mı yaşam sebebi umutsuz sevenlerin? Yoklukta kimsesizsin, yağmurda şemsiyesiz. Olana çaresizsin, kelimeler artık kifayetsiz.
Geceyi hasretle çekip karanlığı örtünmek Yaraya tuz basıp geçmişe öykünmek Aslında bütün mesele ağlarken gizleyebilmek Ya da susarken söyleyebilmek...
Çocukluğunda dünya masum geliyor sana. Kimsenin içinde kötü niyet ve kayıtsızlık görmüyorsun. Çünkü herkesi çocuk sanıyorsun. En azından insanlar o çocuk ruhu unutmamıştır zannediyorsun. Geçmişe özlemin bundan. Yılların getirdiği çamurun o temiz suyu bulandırdığını anlayıp hiçbir şey yapamadığımızda kaybettik biz. Su kirlendi, özümüz çirkinleşti. Sınıflar atladık, milyonlarca kişinin üstünden ve dünyanın 10’da 9’una caka sattık. Süslendik, püslendik ve insanlığımızı çıkarttık üzerimizden. İnancımız zayıfladı, inancımız hastalandı ve iyileştirmedik onu bile isteye.
Bu dünyanın çivisi yıllar önce çıkmış meğer. Dünya ölmüş ve herkes üzerine toprak atarak çöpten dağa çevirmişiz onu. Tanrı’nın hepimize biçtiği rollere bakın. Ben şu an bu satırları yazarken, kimler dünyanın en büyük acılarını yaşıyordur? Kimler ağlıyordur? Kimler vazgeçme aşamasında bir binanın penceresinde son sigarasını içiyordur?
Hayatınız kendinize biliyorum. Ne yapıp ne yapmıyorsanız hepsi hissenize. Biliyorum böyle gelmiş böyle gidecek. Diğerleri diye dışladıklarınızı, hayalet yerine koyduklarınızı hiçbir zaman fark etmeyeceksiniz. Size her şey altın tepside sunuldu. Sizin sınavınız varlık oldu. Ama sizin dışınızda dünyanın tamamı bir kavga vermekte, cenk etmekte. Ekmek parası uğruna sürünüp, süründürülmekte. Bir görseydiniz şu çilekeşleri. Bir görseydiniz, çünkü onlar yaşamazlar, sadece çalışırlar. Tek dertleri bugünü atlatmaktır. Zira yarınlar hep daha zor olacaktır onlar için.