Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

10.11.2025

Çaresizlik ve Ekşiyen Yüzler..

Dün değil evvelsi gün ekşi sözlükte takip ettiğim bir başlığın yeşil ışığı yandı. Takip ettiğim başlık “Merhum Sözlük Yazarları” isimliydi. İster istemez tıkladım ve bir yazarın ismini gördüm ve adetten olduğu üzere yazarın profiline girip entrylerine göz gezdirdim. Öyle ki zaten az sayıda olan bütün entrylerini okudum ve boşluğa düştüm.

İlgili yazar kanserinin nüksettiğini, beynine sıçradığını ve kısmi felç olduğunu anlatmıştı yazdıklarında. Kariyer uğruna yuva kurup, çoluk çocuğa karışmadığı için ne kadar pişman olduğunu anlatmıştı. Kariyerinin hiçbir işe yaramadığını söylemişti. Bir insan neden çocuk yapmak ister diye düşündüm bir an. Onun tarafından sevileceğini bileceği tek şey belki de çocukları olabilir diye düşünmüştü. Belki hayırlı bir evlat olup onu sarıp sarmalayacak, ona gözü gibi bakacaktı. Bunları hayal etmişti. Bunun olmaması en büyük pişmanlığıydı. Demek ki arkadaşları, akrabaları onu görmezden gelmişti, yalnızlığın dip noktalarındaydı. İstemsizce donakaldım profilinde.

Yazar en son girdisini 2023’te yazmış olduğuna göre merhume olmuş olma ihtimali çok yüksekti. Çünkü yazmak bir tür deşarjdır. Konuşamıyorsan yazacaksın yoksa aklını kaybedersin. Zehir bir şekilde zihninden atılmalıdır. Ne kadar görülmese de eğer hala yaşasaydı yeni yazdıkları olmalıydı.

Neden bu kadar etkilendiğime gelirsek babam beyin metastazlı bir akciğer kanseri hastası ve ben 3 gündür hastanede hareketsiz yatışına şahit oldum onun. Enfeksiyon kapmıştı gece 11’de ambulansla hastaneye götürmüştüm. Orada 2 saat adamı sadece bir serum takıp göndermişlerdi. Eve döndüğümüzde daha da kötüleşmişti sabaha karşı 5’te yine ambulans çağırmıştım ve gittiğimiz hastanede durumun ciddi olduğunu anlamıştılar.

Babam o enfeksiyonun sebep olduğu ağır bir ishalle de karşı karşıyaydı. Bitkinliği yüzünden, hareket edip de tuvalete gidemiyordu. Hastane koridorlarında bağırıp duruyordum. Hasta bakıcı var mı diye koşturuyordum. Babamı ilk kez dip noktasında görmüştüm. Neyse bulmuştum bir hasta bakıcı kadın ve babam kendinde olmadığından utanamamıştı bile.

İşte o an kim var yanımızda diye düşünmüştüm. Herkes uzaktan yardım etmemiş gibi görünmemek için arayıp ne kadar üzgün olduklarından bahsediyorlardı. Bu kalabalık çevredeki yalnızlığımız dehşet vericiydi.

Terleyip duruyordum 13-14 derecede ve gecenin 3’ünde biraz soluklanmak için aşağı iniyordum. Art arda çeyrek paket sigara içiyordum. O derin sessizlikte dünyada tek başınayım gibi hissediyordum.

Doktorlar babamı taburcu etmenin derdine düşmüşlerdi sonuçta orası özel hastane değildi. Yığınla hasta geliyordu bu hastanelere. Neyse ki babam yoğun ilaç ve serum takviyesinden sonra kendine geldi ve biz de hemen boşalttık yatağı.

Nasıl bağlayacağıma gelirsek ben de bu yazar gibi babamın felç geçireceğini sanmıştım. Bu yalnızlıkta daha da düşersek ne kadar ezileceğimizi düşünmüştüm. Düştükten sonra kimse toparlayamaz bir daha. Hayat filmler gibi değil. Burada yazdığım gibi beni tek seven insanın babam olduğunu biliyorum. O sonsuza karıştığında her kapı yüzüme bam güm kapanacak farkındayım. İşte o zaman iğnelerimi almamın ve tedavi olmamın bir anlamı kalmayacak. Babama sarılmak zorundayım, sevgi açlığında delirmemek için.

İşte böyle. Tanımadığım bir ekşi sözlük yazarının ihtimal dâhilindeki ölümü bana bu yazıyı yazdırdı. Gerçekten de eğer bu yazar babamın durumunu yansıtmasa böyle bir yazı yazmayacaktım.

O yüzden her zaman dediğim gibi sizi seven insanları asla küstürmeyin, hep yanında olun. Ama biliyorum ki kişisel menfaatler kaçıncı dereceden akrabalık olursa olsun ön planda olacak. Misal hastalık anında paraya sıkışıp akrabalardan ya da arkadaşlarınızdan isteseniz ekşiyen suratlarla karşılaşacaksınız. Ve o yüzleri asla unutmayacaksınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.