Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

6.10.2019

Manzara..

Günün bitmesini isterim bir an önce, gece daha rahat işliyor kalemim..

Her şey önemsiz ya da hiçbir şey değil. Sadece bakış açıları değişiyor. Manzaraya uzaktan bakmak güzel ama yakından anlaşılmaz bile. Uyumlu parçalar şehrin her köşesine dağılmışken, aramak da gereksiz. Duygular, kişiler, umutlar. Hepsi eksik, yarım yamalak yaşamaya da alışmışız işin gerçeği. İstikrarlı bir kaybediş var ortada. Herkes muhakkak bir şey kaybetmiştir ama bazı insanlar hiç kazanamamıştır mesela. Hayatın gerçeği mi bu, yoksa aynanın kusuru mu? Yeterince benzemiyor muyuz insana? Kızıp, sövdüğümüz kişiler gibi görünüyor ama düzene isyan bizimki. Kaç kişi mutluluktan ağlamıştır? Mutlu olmak ağlatmalı insanı. Acı, dert, keder değil. Yaşayıp tadını alabilmeli insan şu hayatın. Kendi çözebilme intimali varsa bir sorunu insanlar ağlamaz zaten, girer yükün altına kaldırır. 



Elbet dibe vurmadan da yükselinmiyor bunu da anlamalı. İnsanın yapabileceklerinin sınırı yok. En kötüsünden en iyisine. Her şey mümkün yani. Aslında insanların derdi zengin olmak değil. Sadece belirli bir standartta idame ettirmek istiyorlar hayatlarını. Borçsuz mesela. Öncelikle iş istiyor. Çarkların dönmesini sağlayacak kadar maaş istiyor, çocuklarını sıkıntısız okutabilmeyi istiyor. Kimseye muhtaç olmamak istiyor en önemlisi bu. Ama düzen zengini daha da zengin, fakiri daha da fakirleştirme eğilliminde. Biz insanlar suçluyuz sadece işimize geldiği için susuyoruz. Çığlıkları bastırıyor suskunluğumuz. Kendini assan, yaksan ne çare. İki gün bile değil unutulman, gündem hemen değişir. Burası Türkiye..

Hiçbirimiz de hancı değiliz bu handa, sadece 50-60 yıl konaklayan birer müdavimiz. Odayı (dünyayı) temiz ve adil kullanıp, bizden sonra gelecek kuşaklara uygun bırakmakla mükellefiz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.