Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

27.08.2024

Radikalizm..


Bu başlık hakkında uzun süredir yazmak istiyordum. Ne boyutlardaymış hep birlikte görelim.

Radikalizm, bir düşünce yapısına veyahut bir ideolojiye kesin bir tavırla bağlı olmaktır. Hiç taviz vermemektir. Bana göre radikalizmin her türlüsü insanın ve toplumun hayatını zorlaştırmaktadır. Kişi, milliyetçidir, ancak öyle bir saplantı haline getirmiştir ki bunu, çocukları bile ırkına göre ayırıp, farklı bir ırktansa nefret kusabilir. Geçmişten başka bir örnek vermek gerekirse ülkemizde sağ ve sol kavgası yüzünden kaç eve ateş düşmüştür kim bilir. Radikalizm aşırılıktır. Tabirimi mazur görün ama bir düşünceyi bokunu çıkarana kadar zorlamaktır.

Son zamanlarda ülkemizde sokak köpekleri sorunu var. İki zıt kutup var her zamanki gibi. İşin içinden çıkılamıyor bir türlü. Çünkü iki tarafta haklı olduğunu düşünüp taviz vermiyor. Burada şunu sorgulamak gerekir. İnsan, insan gibi hayat sürebiliyor mudur? İnsanın hayatını kolaylaştırıyor mudur savunulan ideoloji ya da zorlaştırıyor mudur?

Hayatım boyunca köpeklerle aram çok iyi olmuştur. Hep denk geldiğimde beslemişimdir, sevmişimdir köpekleri. Ha keza kedileri de çok sevmişimdir. Bunlar evcilleştirilmiş hayvanlar sonuçta. Burada kedi mi köpek mi diye insanların ayrılmasını da desteklemem. İki türün de kendine has güzel huyları vardır. Neyse ama bu hayvanlara bakamıyorsanız, hayvanlar açlıktan kırılıyorsa, birbirlerini yiyorlarsa, çocukları parçalamaya başlamışlarsa. Kesin bir çözüm gerekmiyor mudur? Gelişmiş, zengin bir ülke miyiz ki her hayvanı rehabilite edecek yöntemlerimiz olsun. Ben kediyi de köpeği de severim. Ama mevzu insan hayatıysa duruşum bellidir. Ölüm mü, sıtma mı diye sorulduğunda herkesin cevabı sıtma olacaktır. Bu kesin bir şeydir.

20.08.2024

Mütemadiyen..


Ben ki ellerim ceplerimde gezdim bir ömür
Ceplerim dolu olmadığından belki.
Yazın terleyip, kışın üşüdüğünden belki.
Sadece bir evvel sol kolum boşta sallandı
O evvel ki senin yanımda olduğun ândı.

Ben ki ezberim yokken gezdim bir ömür
Sildim isimleri, unuttum cisimleri.
Gözlerimi kapadığımda daldım geceleri
Şimdi aklım mütemadiyen takılı mı kaldı?
Yaşama sevincim sende mi kaldı?





18.08.2024

Kendimizde Değiliz..


Kendimizde değiliz be ahali..

Değişkenlerin bu kadar çok olduğu yerde kendimizde olamayız da zaten. Bir planlama yaparsın da kusursuz olmaz işte. Hiçbir şey normal seyrinde gitmez. Dalgalanır. Ama bazılarında bu dalgalanmalar yumuşak hatlarla değil de keskin iniş çıkışlarla yaşanır. Keskin iniş çıkışlar da hayatından çalıyor işte. Sonuçta dayanma sınırı vardır, esneklik payını aşarsan kopar gider. Bizi hayatta koparan bu yaşanan abukluklar. Gündemin topaç gibi dönüp durması. Neye odaklanacağımızı şaşırmak. Neye üzüleceğimize ya da sevineceğimize karar verememek. Kendimizde değiliz. Bizi süper hayatların arka planlarında trafik levhası, çöp konteyneri veya bir bank gibi diziyorlar. Kendimiz olamıyoruz. İnsan olduğumuzu unutuyoruz. Onlar vasıfsız krallar ve kraliçeler, bizse kalifiye köleleriyiz..

13.08.2024

Düşmeye Geldim..


"Vuruldum kapında düşmeye geldim.."

Böyle hikayeler de vardır elbet. Ama piyango misali yüz milyonda bir vuruyor olabilir. Öyle açık bir şarkı sözüdür ki bu ne anladıysanız o. Kişi son nefesini vermek için sevdiğinin kapısına yol alır ve orada ölür. "Aşk; birine seni yok edecek gücü verip, bunu kullanmayacağına dair ona güvenmektir." Bunu hafızamdan yazdım ama buna benzer bir söz demişti bilgenin biri. Öyleymiş..

Erkek her daim güçlü kalmalı bu devirde. Çünkü en ufak güçsüzlüğünde dünyalar başına yıkılıyor. Kadın düştüğünde kurtarmaya hevesli bir sürü insan bulursunuz da. Erkek düştüğünde bütün sırtlar ona dönüyor işte. Onu öyle sevse ki güçsüzlüğünde şefkatli bir anne gibi, savaşıp başarırken gururlu bir baba gibi olsa. Bulamazsınız..

Realist, rasyonalist olmak lazım. Aşklar para suyunu çektikçe aynı oranda azalır ve kurur gider. Bunu artık biliyoruz. Kimse saf bir sevgi aramıyor artık. Tekerin yürümesinin, rahat yaşayabilmenin, her şeye ulaşabilmenin yolunu arıyor. Kimse partnerinin gözlerinin içine bakıp da kendisini görmüyor. Benim ergenliğimde Yalın diye bir şarkıcı vardı. İyi patlama yapmıştı o yıllarda. Ne demişti Sahte isimli parçasında;

"Siyahına pembe inandırılmış birliktelik.
Gündüzüne mumlar yaktırmış emanet aşk yenik."

12.08.2024

Herkes Kendi İpinde Yürür..


Sıradanlığı sevmezsin
Kaldırımda yürüyen alelade biri olmayı istemezsin
Var olduğun halde
Yok sayılmayı kabullenebilir misin?

Koşarsın imkânsız hayaller peşinde.
Erirsin mum misali gümüş bir şamdan içinde

Dünya bu ya istediklerin olmayacak
Anla, alış ve büyü
Çünkü zaman hiç durmayacak.

Fani hayatına sarıl,
Ve milyarlarcası gibi geç buralardan.

Şunu unutma
Felek kimseye mimik oynatmadı, oynatmaz
Kişisel algılamazsan cesaretin kırılmaz.

Sonunda
İnsan ölür,
Hesabı dürülür
Belki sadece anası üzülür.
Herkes kendi ipinde yürür..



11.08.2024

Vedanın İki Noktası..


Vedaların geçi olmaz her veda erkendir..

80 yaşında ölen birine de erken öldü deniliyor sonuçta. Birine karşı iyi duygular besliyorsanız her veda erkendir. Ama vedalar bekleniyorsa onlar erken veda değildir, kendini hazırlamıştır iki tarafta o vedaya. Noktanın konmasını beklemiştir taraflar. Bu süre zarfında o nokta konmalı mı? Yoksa virgülle kurtarabilir miyiz? diye düşünülmüştür. Bazıları tek noktayla yetinmez ve onu pekiştirir yanına bir nokta daha koyarak. Yan yana iki noktanın imla kurallarında bir yeri olmasa da hayat literatüründe bir anlamı vardır. Kesin bitiş anlamına gelir. Yani yan yana iki noktayı sık kullanan kişiler bir tek noktanın bazı koşullarda dönüşünün olduğunu bilirler. 

İster istemez bir an geliyor ve o an aklının terazisinde vedayı tartıyorsun. Yabancıların doğruları ve yanlışları listelemesi gibi. Bir muhakeme yapıyorsun. Belki veda etmek istemesen de mantığın sana veda etmeni telkin ediyor. Sonuç olarak birdenbire veda ediyorsun. Bilirsiniz vedalar ya kişilere, ya yerlere, ya da yaşama yapılıyor. Kimi iki nokta ile kimi tek. İkiden fazla nokta koyuyorsa kimsenin vedası ciddi değildir bunu da bilmek lazım.

9.08.2024

Düşündüm Durdum..


Hiçbir gönüle sığamadan
Ne de teselli bulamadan
Nefes alırken yaşamadan
Nasıl diye düşündüm durdum

Devirdir insanı delirten
Hani bal bile bozulurken
Birden sevinip dövünürken
Neden böyle düşündüm durdum 

Gözler aldanışa zincirli
Sözler kandırışa yeminli
Düğmeler yanlışa ilikli
Ne zamandır düşündüm durdum

Yıllar geçmiş de unutulmuş
Bedende hareket yorulmuş
Hayaller bıçakla oyulmuş
Neyin nesi düşündüm durdum..

9'lu hece ölçüsüyle yazılmıştır..





6.08.2024

Seni Bulmak..


Seni bulmak imkânsız bir an gibi...
Her şeyin mümkün olup,
Hiçbir şeyin ihtimalsizliğinde.
Yaşamak gibi gerçeklikten sıyrılıp
Uçmak gibi yer çekiminden kurtulup.
Seni bulmak;
Hep ki çocukluk, hep ki masumiyet gibi...





4.08.2024

Siyah ve Gri..

İstanbul'un havası dengesiz nesi düzgün ki zaten. Pencereyi açıp odayı havayla doldurdum. Geceden kalan ıvır zıvır çöpleri toplayıp poşetlere koydum. Ama çıkıp atmadım, üşendim. Zaten başıma ne geliyorsa bu üşengeçliğimden geliyor, belki de tembelliğimden bilemiyorum. Bugün de renksiz ve soluk geçecek belli ki. Bu hayatı kimse İstanbul'a ve kendine yakıştırmaz sanıyorum. Aslında azınlıkta değilim, şehrin yarısından fazlasının hayatında beyaz renk bile yoktur. Sadece siyah ve gri..

Aklımdan geçen bir başka düşünce ise sigarayı bırakmak. İrademin olduğunu biliyorum ama yapacak bir şey bulamadığımdan içiyorum sanırım. Yani ne bileyim, sigarayı bırakanların halini görüyorum. Kilo alıyorlar, toparlayamıyorlar, bir de insan vücudu belirli bir seviyede nikotine alışmış oluyor. Aniden sigarayı bırakıp, ölenler duydum, aslı astarı nedir bilmiyorum. Sigarayı azaltarak bırakabilir miyim? Çünkü birden kesersem hep aklımda olacak ve aklımı çelecek bir vamp'casına.

2.08.2024

Boş Geliyor..


Kirli bardağımda,
Zamanı bir yudumda içmişim gibi geliyor.
Orta yaşın sarhoşluğu mu bu?
Ve sanırım bir daha ayılamayacak kadar bayılmışım.

Şimdi,
Hafif bir rüzgâr bile yüzümü acıtırken
Bir kinayeli söz bile canımı yakarken.
Bir dikişte,
İçmişim gençliğimi, içmişim düşlerimi.
Artık her şey boş gibi geliyor

Ve beklemekten bıkmışım artık
Sessiz gemi ne zaman geliyor?



1.08.2024

Zorluk ve Kolaylık..


Kavurucu yaz günlerinden sonra bir sabah eve yürürken sağanak yağmura yakalanmak...

Bu hissi çoğu insan yaşamıştır. Baskı arttıkça artar, ama bir yerde patlar. Buradan anlayacağımız şey aslında, her şeyin bir sonunun olduğudur. Yani sürekli kötü gün geçirme şansınız hiçbir zaman yoktur. Sürekli iyi gün geçirme şansınız da yoktur. Bir olay tepe noktasına ulaşıp, sonra düşüşe geçecektir. O yüzden sadece sabredeceksiniz. Sizin de anınız gelecektir. Meşhur bir laf vardır ya hani. "Bir gün herkes 15 dakikalığına meşhur olacaktır" diye. Siz de olacaksınız ve o 15 dakikayı bir ömre uzatmak sizin elinizde. Zamanınızı bekleyin, mükafatınızı alacaksınız.

Sabırsız insanları anlıyorum. Çünkü sabırsız olmalarının bir sebebi var. Çok beklemişler ve o bekleyişler kazandırmamış zamanında. Hep böyle gitmez işte. Bu bir reflekstir. "Olacaksa hemen olur" diye düşünmeye başlamışlar istemeden. Hemen olan şeyler vardır mutlaka. Ama hayatın kuralları basit işlemez. Hiçbir şey çabasız olmaz. Ter dökmeden nihayete eremez çoğu insan. "Emek olmadan yemek olmaz" demişler. O yüzden sen elinden gelen her şeyi yapıp, ötesini yaratıcıya bırakacaksın. Olmazsa her zaman "Ben elimden gelenin en iyisini yaptım ama olmadı" diyeceksin.