Nasıl Zamanlar Böyle?

Nasıl zamanlardayız böyle?

Nasıl bugünlere geldik birden. Nasıl en büyük banknotumuz iki sigara parası ediyor artık? Domatesin, salatalığın, soğanın, patatesin kilosu nasıl el yakıyor böyle? Seçimlerimiz kaderlerimizi etkiliyor. Kimimizi öldürüyor, kimimizi süründürüyor. Asgari ücretle çalışan bir adam kirayı bile karşılayamıyor. Evi olmayana ölün diyorlar. Soğuktan donarak bir köşe başında terk et bu alemi diyorlar.

Hani mülk Allah’ındı bre deyyuslar! Derya deniz götürdüklerinizden halka bir şey mi kaldı. Neden gözünüz doymuyor? En çok gücüme giden şey bu ülkenin insanlarının teveccühleriyle adam olan o sanatçı bozuntularının tepkisizliğidir. Hepsi tekeri dönsün yeter derdinde. Halk acısından ölse kılları kıpırdamayacak. Bu her zaman böyleydi açıkçası. Ne şiş yansın ne kebap türünden arada milletin gazını alıp yollarına bakıyorlar. Ulan bir ses çıkarın be, halk korkusundan bir şey yapamıyor ama sizin korkacak neyiniz var? Hepiniz dünyalığınızı dizdiniz, idam fermanınız çıksa başka bir ülkede sultan gibi yaşarsınız. Ama o göt hiçbirinizde yok işte. Yer, içer de sıçmazsınız. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Daha ağır konuşmayacağım.

Siyasetçiler desen onlar da kendi boğazlarını düşünür. Meclis lokantasında 40 liraya testi kebabı yer, üstüne geğirirler. Ama halk bir tavuk dürüme 150 lira vermek zorunda kalır. Çıkıp kürsüye hariçten gazel okurlar. Aslında dertleri görülmek, gündem olmak. Halk umurlarında değil. 170 bin lira maaşla ne güzel yaşıyorsunuz değil mi? 17 bin lira maaşla koca aileyi döndürmeye çalışanların yanında bir hiçsiniz oğlum. Hepiniz kolay yoldan zengin olmanın, küpü doldurmanın derdindesiniz. Ulan millet vekili, yanı millet sayesinde oralara gelen bir insan nasıl milletin 10 katı maaş alabiliyor? Nasıl bir vicdandır bu.

El birliğiyle mahvettiniz bu ülkeyi. Ekonomistim diyen lise mezunu otobüs şoförü bir adamla birlikte içine sıçtınız. Her ülkeye atar yapıp geri vitese taktınız. Türkiye Cumhuriyeti’ni oyuncak ettiniz el aleme. Koca devletin bir ağırlığı kalmadı. Her tarafı göçmenle doldurup, onlara imtiyazlar verdiniz. Türk oğlu Türk, iş ve ev bulamaz geçinemez hale geldi. Türkiye Cumhuriyeti Türklere cehennem oldu sayenizde. Nasıl bu kadar hain olabildiniz, nasıl vicdanınız elverdi ulan!

Muhalefet partileri de değirmene su oldu, hep birlikte kayıkçı kavgası yaparak ihya oldunuz. Muhalefet belediyelerden geçineyim bana yeter iktidar sizin olsun dedi. Sonra ekmek 12 lira oldu. Bir zamanlar ekmek 1 liradan fazla olursa halk isyan eder diyorlardı. Halk çekirdeğini almış izliyor. Çünkü nutku tutuldu herkesin, bu bok düzene herkes alıştı. Alışamayanlar da kendini yakıp, asıyor. Delirip sokaklara düşüyor.

İğrenç programlarınızla milletin aklını lapaya çevirdiniz. Kaplana küfür eden bir muhabiri medya patronu yaptınız. O da kalitesine uygun programlarla milleti uyutmaya başladı. “Eşek mühürdar oldu, katır defterdar” hesabı bulunduğu mevkiyi hak eden bir Allah’ın kulu yok. Liyakatsizliğin kitabını siz yazdınız. Güreşçiyi kamu bankasının yönetim kurulu üyesi siz yaptınız. Bir şaklabanı ekonomi bakanı siz yaptınız.

Ya delirmemek mümkün mü arkadaşlar. Bu ülkenin en büyük banknotu nasıl 5,75 Amerikan doları değerinde olabilir? Yazık değil mi, günah değil mi? Bağımsızlığını bu kadar zor elde eden, kanı akan, çile çeken bir millete bu reva mıdır?

Ne saçma bir zamandır bu. Tüp, yağ kuyrukları olsaydı keşke de başımız dik olsaydı. Diğer ülkeler adam yerine koysaydı da 2 zeytinle bayat ekmek katık etseydik. En azından onurumuzu kaybetmezdik. Elin Avrupalısı yüzümüze 3 milyar euro’yu vurup göçmenleri sınırlarınızda muhafaza edin diye sadaka veriyor. Biz 3 milyar euroya muhtaç mıyız?

Allah milletimizi korusun da şu kan emicilerden bir kurtulalım. Yoksa durum hiç iyi değil. Kar topu önüne gelen her şeyi yutuyor. Takat kalmadı, güç kalmadı. Sidik zoruyla götürüyoruz. Allah halimize acısın. Ne diyebilirim ki başka..