Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

18.07.2024

Var Olunmayan Zamanlar..


Hiç var olmadığı zamanları neden özler ki insan?

Çağa ayak uyduramıyoruz. Üçkâğıda ve dalavereye katlanamıyoruz. Şebeklik, şaklabanlık edip, para için her şeyi yapabilecek düzeydeki bu insanlıktan iğreniyoruz. Yalnız değilim, biliyorum. Benim gibi düşünen binlerce insan vardır. Paranın Tanrı olduğunu düşünüyorlar ya, herkesi satın alabileceklerini düşünüyorlar ya. Nasıl bir çürümüşlüktür bu?

Neden yapay her şey? Gülüşler sahte, sohbetler bayağı, dostluklar kalleş. Nasıl dayanabiliyorsun be ruh? Nasıl sabahın 5’inde kalkıp 12-13 saat ağır şartlarda çalışıp da hakkını alamadan tek göz odalı evine dönebiliyorsun? Nasıl ultra lüks hayatları gözleyip, nefsine hâkim olabiliyorsun? Sana bu dirayeti vereni nasıl bilmezler? Neden ölmeyecekmiş gibi yaşarlar bu zevke tapanlar? 

Karanlık tarafa geçersen dünyayı garantilersin bu bir gerçektir. İnsanları bir kez aldattığında kazandıkların öyle hoşuna gidecek ki kısa sürede köşeyi döneceksin. 80-85 yıl yaşayıp bolluk içinde öleceksin. Sonunda çocukların, torunların da kıyak bir şekilde yaşayacak. Keşke ölümsüz olsaydım diye düşünüp duracaksın, çünkü ölüme doğru içine bir ağırlık çökecek. Yaptığın yanlışları düşüne düşüne belki de aklını yitireceksin. Belki temiz bir ölüm bile gelmeyecek sana. Onlar ölmeyi kolay sanırlar. Ölmek basit olabilir mi? “Uykusunda huzurla öldü” nereden bilebilirsin? Ruhun ne yaşayacağını kimse bilemez ki. Bir de şöyle bir saçmalık vardır. İntihar etmek ister de acısız olsun ister. Acısız intihar yöntemleri araştırırlar ya. Saçmalığın daniskası. Ölmek o kadar basit olabilir mi? Neyse ölmeyecek gibi yaşayıp, son nefesini dayanılmaz bir pişmanlıkla veriyorsun. Dünyayı kurtarıyorsun, soyunu sopunu maddi olarak kurtarıyorsun. Ama hiçbiri kalıcı değil ki. Ahlak nerede? Vicdan nerede? İrfan nerede? Kaç hayata dokundun? Kaç hayatı kararttın? Holdingini dizdin, büyüttükçe büyüttün, en kral evlere, arabalara, yatlara sahip oldun, en güzel yemekleri yiyip, en güzel yerleri gezdin de ne oldu? Öldün. Vicdanına milyarlarca dolar borçlu olarak öldün hem de.

İnsanlığın büyük çoğunluğuna hayat borçluyken, o kodamanlara ölüm alacaklıdır. Temiz yollarla kim servet yapmış ki? Çok mala nasıl haram karışmasın? Fakir çalmayı bilmediği için fakirdir demediler mi? Dediler ve çalmaya devam ettiler. Sermaye iş gücünü ezdi de ezdi. Sonuçta çocuğuna pantolon alamadığı için canından vazgeçen babalar peydahlandı. Adam çok fakir olduğu, hiç ışık göremediği için aklını kaçırıp önce ailesini sonra kendini öldürdü. Bu çok sıklıkla rastlanan bir olaydır. Yoksunluğun sonucu cinnettir. Rahat yaşayıp geçinen bir insan cinnet geçirir mi?

Bu rezil düzeni yüksek katlarından ellerinde kadehlerle manzaraya bakanlar inşaa etti. Bazılarının yaşaması için bazılarının feda edilmesi bu yüzdendir. İnsan etten kemikten. Kimin iki kalbi, üç ciğeri var ki? Ama işte sınıflandırmışlar. Bir kirli kâğıt insana hükmediyor. Onu kral yapıyor, onu soytarı yapıyor. Ona bakarak değer biçiyorlar. Hatta çoğu ömür bile biçiyor. 

Hiç var olmadığı zamanları bu yüzden özler insan. Vicdanı olan insan, yüreği büyük insan. Diler ki bin yıl önce yaşasaydım. Ben yine hayatta kalırdım. Çünkü kolaylığı ben oluşturuyorum. Bir tabak yemek pişiremeyen, bir çivi çakamayan insanlar bin yıl önce hayatta kalabilir miydi? Hayat elerdi hepsini. Ama şimdi zayıf karakterde olup parası olanlar hayatta kalıyor. Kalıyor ve hayatla kavga edenleri daha da eziyor.

Yancıları ve yaltakçıları da sırtlanlar gibi arta kalanları topluyor. 

Dön be dünya. Duracaksın madem bir gün, dön..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.