Binlerce ukde arasında birkaç nükte; yaşanmışlıklar..

22.01.2021

Budala..


 
Önemli derecede spoiler içerir..

-Özet-

Hikaye bir trende başlar. Prens Mışkin yolculuk yapmaktadır. Uzun zamandır İsviçre'de yaşayan kahramanımız akrabalık bağının bulunduğu Yepançin hanımını ziyaret umuduyla Petersburg'a gitmektedir. Tabi vatanını özlemiş olmasının da önemi var bu ziyarette. Yolculuk esnasında birinin dikkatini çeker çünkü ince bir ceket vardır üzerinde ve giysileri eskidir. Bu kişi hayatını değiştirecek bir adam olan Parfen Rogojin'dir. Onunla sohbet ederler, Parfen kendini anlatır, Mışkin kendini anlatır. Parfen bu esnada ona sırılsıklam aşık olduğu Nastasya Flippovna'dan bahseder. İkili memlekette yeniden buluşmak üzere sözleşir. Hatta Parfen, Mışkin'e kendine geldiğinde bir palto hediye edeceğini söyler..

Prens Mışkin Petersburg'a geldiğinde vakit kaybetmeden Yepançin'lere gider. Kendisini kabul ederler, Yepançin beyi ve hanımıyla çok hoş sohbet eder. Bu arada üç kızıyla da tanışır onların. İlk muhabbette Mışkin'e hayran olur hepsi. Bu evde Nastasya Filippovna'nın tablosunu görür ve aşık olur. Bir pansiyona yerleşir. Burada arkadaşlar edinir, derken bir enstantane olur. Kanlı canlı Nastasya'yı görür Mışkin. Nastasya onu kapıcı zanneder başlangıçta, üst perdeden konuşur onunla. Sonra anlar iyi ve bilgili biri olduğunu. Rogojin saplantılı bir haldedir, Nastasya onunla evlenmemekte diretmektedir. Zengin birinin oğlu olduğundan Nastasya'yı parasıyla büyülemek ister, bir çanta dolusu ruble atar önüne. Bu esnada muhabbet ilerler ve prens Nastasya'ya evlenme teklif eder. Daha yeni karşılaştıkları halde. Nastasya flört eden, sivri laflar edebilen, çekici bir kadındır. Mışkin'e yüz vermez ama bu teklifte gururunu okşar. Parfen bu olay yüzünden prense kin beslemeye başlar..

Prens Yepançin'lerle sık sık görüşmektedir. Yepançinler'in en küçük kızı Aglaya ile aralarında yakınlık oluşur. Bir sırdaş gibilerdir sanki, muhabbet ederler farklı konular hakkında. Bir dedikodu çıkar aralarında bir ilişki olacak diye. Yepançin hanımı bu duruma şiddetle karşı çıkar. Kızına sürekli bu durumu sorar. Ama Aglaya inkar eder ancak Mışkin'e ilgisi vardır. 

Prens'in bir hastalığı olduğunu da söylemeliyim. Sara hastasıdır prens, arada sırada nöbetler geçirmektedir. Hatta bir seferinde Parfen onu tam öldürecekken bir nöbet geçirir. Ama bu olayı hayal meyal hatırlar yine de. Prens Nastasya'nın her adımını izler, ama Aglaya ile de vakit geçirmeye devam eder. Aglaya ile işler ciddileşir bir anda. Ama Aglaya prensin hislerinden şüphelenir ve Nastasya'ya giderler birlikte. Burada dananın kuyruğu kopar, Nastasya bir kaç güzel sözle prensi kandırır. Prensle evlenmek istediğini söyler, prens buna kanar. Aglaya ise kalbi kırık bir şekilde prensi siler hayatından. Nastasya ile evlenecekleri sırada Nastasya, Parfen'e kendini kaçırtır. İki kadın arasında kalan prens, iki kadını da kaybeder. Parfen'in evine gider ve onun Nastasya'yı öldürdüğünü görür. Aklını kaçırır ve kitap biter.

-Değerlendirme-

Bu kadar gerçeğe yakın romanlar hep etkilemiştir beni. Belki de sorun sadece biz erkeklerdedir. Yanlış kadını sevme huyumuzdandır her şey. Sadece çekici ve kadınlığını ön plana çıkaran kişilere hayran olmamızdandır. Prens de sıradan bir erkek gibi Nastasya'nın güzelliğinden büyülendi. Nastasya onu ne kadar reddedip parmağında oynatsa da hep onu sevdi. Bu yüzdendir ki hayatının aşkını kaybetti.

Özette anlatmadığım çoğu olay var tabi. Ippolit Terentyev'li bölümler büyük derinlik içeriyor mesela. Kitap 800 sayfa olsa da akıp gidiyor. Bu kitabın ana fikri budalalıktır tabi ki. Ama kahramanın hasta olması, kendini yetiştirmiş olmasına engel olmamıştır. Çok geniş bir birikimi vardır prensin. Bu bilgi birikim yine de yanlış karar vermesine mani olamamıştır. Kitabı bitirdiğinizde onun adına üzülürsünüz, Aglaya ile evlenseydi sonuçlar ne olurdu diye düşünürdünüz. Kötü sonlu kitaplar daha büyük duygu patlamalarına sebep oluyor. İsmiyle ana fikri bu kadar örtüşen o kadar fazla kitap yoktur sanıyorum.

Kendimi bulduğum karakter Parfen Rogojin idi. Belki onun kadar bir kadına ilgi duyduğumdan ve beni pervane etmeye çalışmasından. Bu karakter çok sabırlıydı bana kalırsa. Son ana dek Nastasya'nın onu sevebileceğini düşündü hep. Evlilik töreninden Nastasya'nın istemesiyle onu kaçırdığında belki de dünyanın en mutlu adamı olmuştu. Nastasya'yı eve götürdüğünde neler olduğunu anlatmamış Dostoyevski ama anlamak çok da zor değil. Karakteri oturmamış biriyle kadın veya erkek, çileden çıkarsınız illa ki. Çileden çıkmak demek cinayet işlemek demek değil. Ama demek ki son kuşu da kaçırmış avucundan Parfen. Umarım kimse bir kadını onu öldürecek kadar çok sevmez..

 Birkaç kez daha okumaya karar verdim bu klasiği. Ben de müthiş duygular uyandırdığı kesin..

1 yorum:

  1. Bu romanda bense Aglaya karakterinde buldum kendimi evin küçük masum kızı istenmeyeni belki tercih edilmeyeni belkide ...
    Hiç okumadığım şuan bu yorum ve değerlendirme ile okumak için edineceğim bir roman
    Yorumlayan yüreğinize sağlık Bay Nou .)

    YanıtlaSil

Lütfen yorumlarınızı bir isim ile paylaşın. İsimsiz yorumlara sadece teşekkür ediyorum.